"Reenkarnasyonmuş, Lan Ben Sadece Kitabı Atmıştım!"
"Bazen hiçbir yere ait olmadığını hissettiğinde... belki de ait olduğun yer henüz var olmamıştır."
- - Tian Lianhua
"Seok... Sen yıldızların doğurmadığı bir mucizesin. Işığı unutma."
Seok, 37 yaşında, gündelik hayatını lise öğretmeni olarak sürdüren sıradan bir adam. En azından, bir gün öğrencisinin okuduğu saçma sapan "gay aygır romanı" yüzünden başına gelene kadar öyleydi. Kitabı sinirle bir köşeye fırlatmasaydı, belki de... hâlâ yaşıyor olurdu.
Şimdi?
Artık o kitap okunmaya devam ediyor...
Ve Seok, o kitabın içinde-hayran olduğu biri olarak değil, yan karakter olarak reenkarne olmuş durumda. Dahası, bir sistemle baş başa, güçsüz bir bedenle, tehlikeli bir dünyada, duygusal açıdan istikrarsız bir MC ve karanlık geçmişi olan ölümsüz bir iblisle aynı nefesi paylaşmak zorunda.
Yetişim dünyasında kanın rengi kaderini, dantian'ın gücün sınırlarını belirler. Ama Seok'un en büyük savaşı ne qi sapmalarıyla ne de ölümcül tarikat savaşlarıyla olacak...
Kalbini çalmaya çalışan iki belayla.
Soru şu:
Bu sefer kendi hikâyesinin sonunu yazabilecek mi?
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...