Başımı önüme eğmiş, ayaklarımı karnıma doğru çekmiştim.Sırtım buz gibi duvara dayanmıştı.Üstümden damlayan soğuk su, uyanık kalmamı sağlayan tek şeydi.Ve hatırlamamı... Evet, hatırlıyordum. Bir zamanlar sevdiğim adamın bana dediği gibi, hatırlamak en büyük lanetti. Saçlarımdan damlayan soğuk suya gözümden süzülen bir parça göz yaşı eşlik etti. Ve yalnızlığın hüküm sürdüğü kalbim, son kez sevgiyle attı. Oturduğum yerden yavaşça doğrulurken karşımdaki kırık aynaya bakıyordum. Göz rengim kahverengiden açık yeşile dönerken nefes alışlarım hızlandı. İsteklerini yerine getiriyordum. Kendi iradem dışında. Daha derin nefesler alırken dayanamadığımı hissettim. Ardından çok güçlü bir sesle hırıldamaya başladım. Sırtımda açılan iki devasa yarayı hissedebiliyordum. Acının beni ele geçirmesine izin verdim ve çığlıklar eşliğinde ağlamaya başladım. Tırnaklarım uzayıp pençelere dönüşürken devasa siyah kanatlarım ortaya çıktı. Ve kulaklarımın da uzadığını hissettim. Aynadaki son görüntüme baktım ve donakaldım. Bu ben olamazdım. Bu canavar ben olamazdım! Asya ve Yağız'ın hikayesini yeni bir boyuta taşımaya ne dersiniz?
6 parts