Krallığın gölgesinde doğan her kız, kaderine zincirlenmişti.
Soykanlar, gücüyle hükmedenlerin kanını taşır; Antrikler emir alır, Liriktler ise sessizce ölürdü.
Dünya üçe bölünmüştü - güç, korku ve ölüm arasında sıkışıp kalan bir düzen.
Zümrüt Ayka...
Adı yasaktı, kanı lanetliydi. Tanrıların unuttuğu bir gecede doğan bu kız, Kehanetin Bebeği, yani "Ölüm Kanı"ydı.
Gözlerine bakan iki kez bakamaz, kalbini gören ikinci kez atamazdı.
O, doğduğu andan itibaren krallığın korkusuydu.
Ama o bunu bilmiyordu.
Karanlığın içinde büyümüş, alt tabakanın çamurunda gizlenmişti - ta ki kaderin zincirleri yeniden kırılana kadar.
Krallığın yeni varisi Daryon Marlow, tahtın soğuk gölgesinde yaşayan bir adamdı. Güç için eğitilmiş, duygularını bastırmayı öğrenmiş, kehanetin izini süren bir avcı.
Onun emri açıktı: Kehanetin beden bulmuş halini bulun.
Ama kader, kuralların bile çiğneneceği bir gecede onları karşı karşıya getirecekti.
Bir taraf ölümle yaratılmıştı, diğeri ölümle yaşamayı öğrenmişti.
Biri kaderini saklıyordu, diğeri kaderi kovalamaktaydı.
Ve karanlık, artık sadece gecelere ait değildi - damarlarında akıyordu.