Gordion Düğümü

Bir cinayet kaç kişiyi öldürür? Kaç ölü, kaç yaralı bırakır arkasında?

Gömülen mi sadece ölmüş sayılır yoksa arkada kalıp her gece ölüme yatıp sabahına güneşle uyanan da ceset sayılır mı ?

Yargı kaç maktül için yargılar zanlıyı, mahkeme kaç masumu asar esas suçlu yerine ?

Ya da yargı çoktan kuklaya dönmüş oynar durur mu katillerin elinde ?

Kimse bilemezdi bunu Alptekin Ali Kılıçer'den başka. Babası adaleti sağlamaya çalışırken verdiğinde son nefesini onun hayallerindeki Hava Harp Okulu'nu bitirmesine bir senesi kalmıştı. Hayalleri de babsıyla birlikte gömüldü toprağın içine geriye kendisine düşman olacak olan bir kardeşi ve de alacak bir intikamı kaldı; bir de kaderin karşısına çıkaracağı bir sınav.

Savaş Muhabiri Vuslat Doğan.

Onların hayatları birbirine kaderin kırmızı ipliği ile bağlanmış, kanla mühürlenmişti.

Alptekin Ali Kılıçer ve Vuslat Doğan.

Birbirinden habersiz aynı acılara gebe kalan iki genç, ölümün iki ayrı ucunda bir yeminle geleceklerdi karşı karşıya.

O yemin başlatacaktı her şeyi, o yemin kazacaktı gerçek suçluların kuyusunu ve işte zamanı geldiğinde Gordion Düğümü'nü kesip kör talihi kendine çeken İskender yerine onlar sabırla gerçekleri açığa çıkarıp çözeceklerdi Gordion Düğümü'nü.