Bu masal, sadece kendini seven bir şeytan tarafından yazıldı. Şeytanı mumla aratacak acımasız bir tanrı tarafından dipsiz bir kuyuya atıldı. Ruhunu karanlığa satan kullar tarafından kazılıp bulundu, her satırı özenle okundu. Kalplerinin en karanlık köşelerine usulca dokundu. Yönlerini karanlıkta kaybedenler; yollarını, şeytanın fısıltısıyla buldular. Yolun sonunda, kimi umduklarını buldu kimi bulamadı ama her birinin adımları, başladıkları yer de son buldu.
Masalın sonunda ne gökten üç elma düştü ne de herkes huzura erdi. Kullar, kül oldu. Parlayanların, ışığı soldu; her birinin kalplerine, karanlık doldu. Ölüm, belki de onlar için tek yoldu. Çünkü bu masala bir kez kananlar, kül kemik kalıncaya kadar yanarlar.
~
Ailesi tarafından dışlanmış Devin, rehin verilecek olan kuzeni yerine geçerek kendini feda eder. Karanlık ormanda düşman ailenin adamlarına teslim edildiği o gece, hayatının dönüm noktası olur.
Devin, kurtların sofrasında hayatta kalabilecek midir?
İhanetler, saklanan gerçekler ve kırılmaz sandığı zincirlerin ardında gizlenen hakikat, adım adım önüne serilir.
Fakat en büyük tehlike, düşmanının ona çevirdiği silah değil...
Yavaş yavaş kalbine hedef alan, hiç beklemediği hislerdir.
~
"Dinle Devin."
"Sen hayatta kalansın."
"Artakalan, değil."