Her ihanet yeni bir yaradır.
Her yara yeni bir dönüşümün başlangıcıdır.
Gizem Karakeçi, gençliğinin en saf, en kırılgan döneminde Hasan Cihan Narlı ile tanışır. Cihan'ın sözlerine, bakışlarına ve sevgisine inanır... ta ki o büyük ihanete kadar. Cihan, onu terk ettiğinde sadece aşkı değil, umutları da parçalanır. İşte o an, Gizem'in içindeki karanlığın ilk kıvılcımı yanar.
Aradan yıllar geçer. Zaman, acıyı silmez; sadece şekillendirir. Gizem, Eyüp Tosun'la tanıştığında yeniden inanmak ister. Kalbinin yeniden atabileceğini düşünür. Ve uzun bir süre boyunca Eyüp, onun yeniden doğan hayatındaki tek ışık olur. Fakat kader, acımasız oyununu yine sahneye koyar. Eyüp de onu terk eder.
Artık Gizem için geri dönüş yoktur. Aşkın verdiği güven yerini nefretin soğukluğuna bırakır. Sevginin sıcaklığı, intikamın keskinliğiyle yok olur. O artık sadece bir kadın değildir; duygusuz, acımasız bir katile dönüşür.
Ve zaman, döngüsünü tamamlamak ister. Yıllar sonra Hasan Cihan Narlı yeniden çıkar karşısına. Ardından Eyüp'le yolları tekrar kesişir. Çünkü kader, onları birbirine bağlamıştır. Bu bağ, sıradan bir bağ değildir...
Bu bir lanettir.
Aşkın, ihanetin ve intikamın gölgesinde gizlenen bu hikâye, okuyucuyu hem kalbin hem de ruhun en karanlık köşelerine götürecek.
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı.
"Evet karıcım. Gayet farkındayım." dedi.