Karadeniz'e asi derler, öfkeli, hırçın derler. İnsan sanki bu denizi gören herkesin aynı kelimeye sarıldığına inanır. Oysa ben bakınca yalnızca öfke görmem. Bazen dalgalarının içinde bir çocuğun ağlamasını işitir gibi olurum; bazen kıyıya vuran köpüklerde, usul usul anlatılan bir hikâyenin izlerini bulurum. Asi midir? Belki. Ama her asilikte biraz da incinmişlik vardır. Karadeniz, incinmiş bir kalbin dalgaları gibi çarpar kıyıya. Asi midir? Elbette. Ama o asilik, incitilmiş bir kalbin tiryakiliğidir. Her dalga, içten içe kabaran bir feryat; her köpük, yarıda kalmış bir cümlenin beyaz örtüsüdür. Ve insan, onun karşısında durup dinlediğinde, fark eder ki deniz aslında kızgın değil, yalnızca terk edilmiştir. Terk edilmişliğin, bir ömür boyu sürecek bir dramı vardır. İşte Karadeniz, o dramın ta kendisidir.All Rights Reserved
1 part