"Kendisini ne olursa olsun gideceğime inandırdı diyorum. Farklı bir dilde mi konuşuyorum ben?" dediğimde bir adım yaklaştı. "Gitmeyeceksin diyorum ben de." Bu tavrına göz devirme isteğime engel olamamıştım.
"Engin'le nikah şahidim mi olacaksın? Ne bu eminlik?" diye sorduğumda bile kan beynime sıçramıştı. Dilini damağına vurup reddetti.
"Enginle kurbana girmem diyorum, nikah şahidi mi olacağım bir de? Başka biriyle evleneceksin." Kafasına göre adıma kararlar alıyormuş gibi konuştuğunda öfkem büyüdü.
Sakinliğimi alaya vurarak korumaya çalıştım. "Ooo, çok iyi bir planmış. Demir Bey'le İzdivaca Doğru." Yüzüme karşı kendinden emin bakışını koruduğunda ayağımı yere vurdum. "Dağlar sıkıcıydı herhalde, canın bayağı sıkılmış belli ki senin. Esra Erol'culuk oynadığına göre."
"Aynen öyle, Begüm. Demir Bey'le," Havaya kaldırdığı işaret parmağıyla kendini gösterdi. "izdivaca doğru."
Sunduğu saçma fikir karşısında saçlarımı tutup sertçe geriye yatırdım. Sinirimi bozmak için gönderilmiş gibiydi.
"Biliyor musun? Biriyle evleneceğim varsa bile, o, Engin olur da sen olmazsın."
Dudaklarını birbirne bastırırken bıyık altından gülümsedi. "Bence emin olma, doktor."
"Ruh hastası!" diye bağırıp ondan uzaklaşırken duyduğum melodik kahkahası olmuştu.
Yaş Farkı Vardır (9 yaş)! Lütfen bunu bilerek okuyunuz...
Atabey Ailesi yıllardır yaptığı mafyacılık işlerine son verip emekliye ayrılmıştı. Çağlar Atabey 4 oğlu, karısı ve yakın aile dostlarıyla huzurlu hayatının tadını çıkartıyordu. Ta ki bir gün şirketine bir mektup gelene kadar... Yıllar önce ölen kızının aslında yaşadığını ve ölü bir bebekle karıştığını söyleyen bir mektupla bütün dengeler bozulur. Bir yandan hasta annesi ve öfkeli babasıyla uğraşırken okumaya çalışan Çiçek bir yandan da şehit sevgilisinin yasıyla kavruluyordur. Bunun üzerine bir de yıllar önce karıştığını öğrenen Çiçek'i karmaşık günler bekliyor.