Ebru, kahvenin buğusu arasında gözlerini ondan ayıramıyordu. İçinde tanımlayamadığı bir yakınlık, sanki yıllardır eksik kalan bir parçayı bulmuş gibi bir his vardı. Dudaklarından, düşünmeden döküldü sözler:
Onu ilk gördüğümde... gözlerin çok tanıdık geldi. Sanki yıllardır seni beklemişim gibi.
Arjen, derin bir sessizliğin ardından hafifçe gülümsedi. O gülüşte sıcaklık değil, hesaplı bir gizem saklıydı. Gözlerini ondan hiç ayırmadan, yavaşça konuştu:
"Belki de bekledin, Ebru. Ama bil ki... beni sevmek, bir bedel ödemektir."
Ebru'nun yüzünde şaşkınlık belirdi. Kalbi hızla çarparken, bu sözlerin ardındaki anlamı kavrayamıyordu. Kaşlarını çatıp sordu:
"Ne demek istiyorsun?"
Arjen'in sesi alçaldı. Sözcükleri, tehdit ile çekiciliği aynı anda taşıyordu. Dudaklarından çıkan cümle, bir yemin kadar keskin, bir tuzak kadar cezbediciydi:
"Bana âşık olursan... geri dönüşün olmaz. Ya benim olursun... ya da hiç kimsenin."
🐥
Civan: EFNAN ÇILDIRTMA BENİ!
Siz: Bağırma bana!
Civan: Ne işin vardı o herifin arabasında senin?
Civan: Ben sana uzak dur dedikçe tersini yapıyorsun!
Civan: Üç gün ulan!
Civan: Üç gün yoktum!
Civan: Ben arkamı döner dönmez ona mı gittin?
Siz: CİVAN ÇILDIRTMA BENİ!
Civan: Bağırma bana!
Siz: Ne ima ettiğinin farkında mısın sen
Siz: Bence bu konuşmayı burda bitirelim
Siz: Birbirimizin kalbini kıracağız yoksa
Civan: Bitirelim bencede.
Civan: Biz bu konuşmayı sonsuza dek bitirelim.
Civan: Ben anladım sen asker yolu beklemezsin.
Civan çevrimdışı.
Gözlerim bir süre son mesajında takılı kaldı. Yüzümde buruk bir tebessüm oluşurken kırılan kalbimle ekranı kapattım.
Babam askerdi.
Bilmiyordu.
Abim askerdi.
Bilmiyordu.
Civan Mert Türkoğlu benim doğduğumdan beri asker yolu beklediğimi bilmiyordu.
🐥