Milenyum çocuğu olmanın dezavantajlarını kağıttan toplarının içine sıkıştırıp dışını bantlayan ve elindeki avantajlara bakan iki kızın hikayesini okumak zordur beyler, bayanlar. Eğer biraz eğilip cümlelerin ardına bakarsanız Nida'nın nasıl arayacağını bilmeden kaybettiği şeyleri yokladığını, İpek'in lise karmaşası içinde edebi ve romantik ruhunu nasıl saklamaya çalıştığını göreceksiniz. Çünkü Nida ararken kaybolmaktan, İpek'te bir sayfa kadar incelmiş ruhunun kırılmasından korkuyor. Franz Kafka’nın dediği gibi kafanıza balyoz yemiş gibi etkide bırakan bir kitap yazabileceğimizi de söylemiyoruz. Ama ‘karanlık çocuk’ ları okuyup kendinizi gerçek hayattan soyutlamanızı istemiyoruz. Siz ne kadar en arka sırada oturup kimseyle konuşmayan karanlık kız olursanız olun biri size durup dururken aşık olup ‘sen benimsin’ demeyecek. Biz denedik, olmadı. Bizler edebi yazıyoruz sevgili okuyucular, kendimize edebi. ***
5 parts