Hermione Granger, Hogwarts'taki beşinci yılına başlamadan önce hayatının en büyük acısını yaşar. Ablasının kansere yakalanması yüzünden okula gidemez, bütün yılı hastane koridorlarında ve evde sessizlik içinde geçirir. Ablasının ölümü, Hermione'nin içindeki ışığı söndürür. Bir yıl sonra Hogwarts'a döndüğünde ise kendini yabancı hisseder; sihir artık ona eskisi kadar büyülü gelmez.
Ama Hogwarts da eskisi gibi değildir. Okulun içinde gizemli cinayetler işlenmeye başlar. Ne büyüler, ne de öğretmenler bu ölümleri engelleyebilir. Korku yavaş yavaş bütün binayı sarar.
Bir gün Hermione'nin oda arkadaşı öldürülür. Aynı gece Draco'nun da arkadaşı ölür. İkisi de yalnız kaldığından, Dumbledore'un kararıyla-bir tür koruma altına alma, Dumbledore'un isteği üzerine özel odalar yapılır ve ikişer üçer aynı odalarda kalırlar- aynı odada kalmaya başlarlar. Başta bu durum ikisine de işkence gibidir, ama zamanla birbirlerini görmeye, anlamaya başlarlar. Korkunun ortasında doğan bu bağ, beklenmedik şekilde bir yakınlığa dönüşür.
Bir süre önce kaçırıldığında, istemeden de olsa Ölüm Yiyenlerle bağ kurmuştur. Şimdi bu gerçeği Draco'dan saklamak zorundadır. Hem katili bulmaya çalışırken hem de kendi sırrını korumak... onu ölümden daha ağır bir yükün altına sokar.
KAN İLE İLGİLİ SAHNELER VARDIR DİKKATLİ OKUMANIZ ÖNERİLİR!!!