Dokuz Krallık'ın göklerinde artık ejderhalar uçmuyordu. Onların ateşiyle dövülmüş efsaneler unutulmuş, yerini kralların kan ve entrikayla yazdığı acımasız bir gerçek almıştı. Bu karanlık düzende güç, en zalim olanın elindeydi ve merhamete yer yoktu.
Aleviç Krallığı'nın kalbinde, bir demirci ocağının sıcaklığında, Arion Draxos herkesten bir sır saklıyordu. Çekicine her vuruşunda babasının yasaklanmış mirasını, kızıl gözlerinin her parıltısında ise basit bir çıraktan çok daha fazlası olduğunu gizliyordu. Kaderi, kibirli bir soylunun hakaretiyle ateşlenip onu gölgelerden çıkmaya zorlayana dek, bu sırrı korumaya kararlıydı.
Artık Arion için geri dönüş yoktur. Kral Theron'un zalim sarayında dönen oyunların piyonu olmayı reddeden genç adam, kendini nesli tükendi sanılan bir gücün tam merkezinde bulur: son dişi ejderhanın fısıltıları, ona yeni bir yol gösterecektir. Şimdi, bir elinde babasından kalan çekiç, diğerinde ise bir ejderhanın kaderiyle, Dokuz Krallığın geleceğini kendi ateşinde dövmek zorundadır.