Story cover for K U K L Λ L Λ R- son durak by Kaileee08
K U K L Λ L Λ R- son durak
  • WpView
    Reads 26
  • WpVote
    Votes 16
  • WpPart
    Parts 5
  • WpHistory
    Time 32m
  • WpView
    Reads 26
  • WpVote
    Votes 16
  • WpPart
    Parts 5
  • WpHistory
    Time 32m
Ongoing, First published Sep 18
Mature
Burası sadece sırlarla dolu bir yerdi. Son yedi yılda her yıl kayıplar elliye ulaşıyordu. Daha doğrusu... bu kayıplar 'çocuklar'dı. Cinsiyet fark etmeksizin, sayısız çocuk bir anda ortadan yok oluyordu. Ne ölüsü bulunuyordu, ne de dirisi. Sanki biri onları evrenden silmişti.

İtalyan psikolog Mattia, yıllar önce mesleğini çoktan bırakmıştı. Her şey o gün değişmişti. Lanet olsun...

Ama kabuslar, halüsinasyonlar, suçluluk ve vicdan azabı peşini bırakmıyordu. Hadi ama... en fazla ne olabilirdi ki? Sadece davaya yardım edecekti. Ve kolayca bitecekti. Her şey... suçluluk, beynini kemiren hatalar... hepsi bitecekti.

Ya da o öyle sanıyordu. Oysa kendini, sönmeyecek bir cehennem çukuruna attığından habersizdi.
All Rights Reserved
Sign up to add K U K L Λ L Λ R- son durak to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Adaletin Rengi by cilek1suraT
14 parts Ongoing
Kırık ayna parçalarıyla dolu kadehi ters tuttuğunda masken düşer. Kendini bir girdabın içinde hapis bulursun. Saatler kırılır, kadran artık gösteremez olur. Ancak hayat her duran bir saat için devam eder. Kitapların bir sargı bezi görevi gördüğünü fark ettiğinde ip sadece senin elinde olmaz, herkes bir uçtan çekiştirir. Özgürlüğün nedenini aramaya başladığında narkoz etkisi gibi bayılırsın. İğneyi en ummadığın anda, boynundan yersin, sırtından değil. Saat birden hızlı akmaya başladığında bıçak durmaz saplanır. Cam kalbe saplanıp parçalara ayırana kadar da durmaz. Yaralar çabuk iyileşmez, kanar durur. Yara bantları çare olmaz. Güvenmek için bir bir el uzatırsın göğe. Ancak bir sürü el tarafından aşağı çekilirsin. Mumun ışına çekilen bir kelebek gibi erir durursun, bul beni diye bağırırsın. Kum saatine hapsolur ve akıp bitersin ancak o bıçak camdan çıkmaz. Sonra bir uzanır kalbine, kalbindeki ışığı gün yüzüne çıkartır. Melankolik ruh hali dağılır, boya fırçalarından damlayan yağmur damlaları kaldırımda birikir. Bir sokak lambası gibi ayılan gönül kahve köpüğü gibi köpürür durur. Renkli taşlar, uğursuz siyah kediler, kesilen saçlar... Hepsi bir olup bir dolu sigara izmaritini oluşturur. Kopmuş zincirlerini bir arada tutmak için o kopan yere dağlanmış ip gibi ayakta tutar. Bir kaset sesi duyulur kısık bir melodi gibi. Güneş batar ay çıkarcasına etraf kararır ve eski bir kitap sayfasına mahkum olan çiçek canlanır. Her şey bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken yere düşüp parçalanan bir nar tanesi kadar çaresiz hissedersin. Sonra bakarsın, kendi basamaklarını çıkarken bile o basamakları sen çizmişsindir. Sona yaklaştığını ve hatta geldiğini bildiğinde ise her şey için geç kalmışsındır.
Metalik  by nifrellaa
24 parts Ongoing
Diğer çocukların anneleriyle bağlarını kesemedikleri yaşlardaydılar, henüz vücutlarına en derin kesikler atıldığında. Ne kadar süreceğini, kimin dur diyeceğini veya bitip bitmeyeceğini bilmiyorlardı.Belki de onların cezası anneleri ya da babalarından gelecek bir tokat değil çok daha ağır olacaktı. Her gece düşündüler. Bunu hakedecek ne yaptık? Belki bir gün onların eline verilen umut şekerinin gerçekleşebileceğine inanmak istiyorlardı. Çünkü inanmazlarsa dayanamazlardı. İnanmazlarsa yarayı kapatamazlardı. Belki içerden kanardı ama dışarısı kabuk bağlardı. Bağlamalıydı. Ama bu şeker birinin ağzında acı tatı acımasızca bıraktı. Diğerlerinin kefaretini sadece biri en ağır şekilde ödeyecekti. Çünkü acı her daim kalanda ağırlaşırdı. Kalanda, gidende, kurtulamayanda.. Belki de geride bıraktıklarının farkında değillerdi. Yollarının kesişeceğinin, onların kurtulmak için her gece dua ettikleri Tanrı'nın cezayı başkası ile sonlandıracağını henüz bilmeyecek yaştaydılar. Ama büyüdüler. O karanlık geceler hepsinin en karanlık yanlarını oluşturdu. Hepsinin yarasını en derine gömüp tüm vücuduna yaydı. Görünür kılmadı, aksine onları birer görünmez kıldı ki kimse yardım edemesin. Ölmediler yaşamaya umut etmeye hayatları ile boğuşmaya ve o umut şekeri için her gece kafalarını yastığa koymaya yine de devam ettiler. Onlar kurtuldu, yaraları içlerinde de kalsa yeni yaraların açılmasından kurtuldular. Biri kaldı. En zorda, en derinde.. Birinin hikayesi..
SAYE by birruhunyazari
4 parts Ongoing
ÖMER ENSAR KARA & EFNAN DEMİR ... Bütün uzvlarım zangır zangır titriyordu. Yağmurun şiddeti o kadar çoktu ki tanelerini her bir zerremde hissediyordum. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kere, o ise sakince beni izliyordu. " Neden veda etmedin? " Uzun uzun baktı bana sonra derin bir nefes aldı ve başını sağa çevirdi. Gözlerini yumdu, gördüğüm görüntü bir şiirin en can alıcı mısrası gibiydi. İçim gitti, ama sustum. Sustum ve yeşilin en güzel tonu olan gözlerini bana çevirmesini bekledim. Kalbimin büyük bir bölümünde bıçak darbeleri vardı ve kalbim her şeye rağmen atıyordu. O bana bakmadıkça bıçak darbeleri usulca bütün kalbimi harmanlıyor beni yavaş yavaş öldürüyordu. Başı bana doğru döndü. Yumduğu gözlerini açtı ve bir cevap alacağıma inandığım için hevesle gözlerine baktım. " Cevabım hiçbir şeyi değiştirmeyecek, Efnan. Senin kızgınlığın geçmeyecek. Çünkü sen kinli birisin. Yaşanılanı unutmuyorsun sonucu ne olursa olsun. Bu yüzden yapma, neden vedasız gittiğimi öğrenmek sana hiçbir şey katmayacak. Birazcık inansam, " dedi hayal kırıklığı ile. " Bir şeylerin değişeceğine birazcık inansam bir dakika düşünmem söylerim. Ama biliyorum değişmeyecek, senin yüreğini benim cevaplarım değil sen soğutacaksın. Çünkü sen hep böyleydin. " Gözlerim dolu dolu baktım. Haklıydı, cevabı benim ona olan kırgınlığımı alıp götürmeyecekti. Ben kendi yüreğimi kendim soğutacaktım. Hep böyleydim zaten. Değil mi? Yutkundum ve hiçbir şey demeden arkamı döndüm. Karanlık sadece gökyüzüne çökmemiş gibiydi. Evlerin çatısına, arabalara, denize ama en çok, en çok benim gölgeme çökmüştü. ...
Kuklanın Ası by brwsolia
3 parts Ongoing
"Güzel ve Çirkin'in hikayesini biliyor musun?" diye sordum elinde tuttuğu güle bakarken. Böyle bir şey sormamı beklemediği yüzündeki ifadeden belli olsa da bozuntuya vermedi. "Elbette biliyorum, neden soruyorsun?" Bakışlarım ilkin mavi gözlerine kaysa da onları tekrardan güle indirdim. "Umutsuzluğa kapıldığım anlarda aklıma Çirkin geliyor." Ne diyeceğimi merak ettiğinden olsa gerek yanıma çömeldi. "Kendimi onun gibi hissediyorum, sanki lanetlenmişim gibi. Tabii, kastettiğim dış görünüş değil yaşadığım onca şey beni resmen kirlettiğinden lanetlenmiş hissediyorum. Bazen, 'Kimse beni bu halimle sevemez.' diye düşünüyorum. Gözlerim o kadar ağır şeylere şahit oldu ki ben bile onları sevmezken bir başkasından sevmesini bekleyemem." Elindeki gülün kadifemsi yapraklarına hafifçe dokundu. "Hikayedeki Çirkin'in aşık olduğu kız onu severse büyü bozulacakmış. Aksi taktirde hayatının sonuna kadar çirkin bir canavar olarak kalacakmış. Yıllar geçtikçe prens yavaş yavaş tüm umudunu yitirmiş. Sonuçta çirkin bir canavarı sevmeyi kim ister ki?" Sözlerimi bitirdiğimde "Çirkin olan tek şey lanet, seni lanetleyenler." dedi. "Güzel onu canavar olmasına rağmen sevdi. Çünkü korkutucu görüntüsünün ardında saklanan kırılgan ve şefkate aç kalbini gördü, Ceylin." Biraz bekledikten sonra devam etti. "Çirkin de sevileceğine inanmıyordu fakat asıl mesele şu, o canavarın arkasındaki saf ruhu birinin görmesine izin verecek misin?" Kapak Tasarımı: @semrasyy
You may also like
Slide 1 of 9
Adaletin Rengi cover
SIFIR NOKTASI cover
Metalik  cover
BENİMSİN cover
MADALYONUN İKİ YÜZÜ-GERÇEK AİLEM cover
AYDINLIĞIN İÇİNDEKİ SIR cover
SAYE cover
Kuklanın Ası cover
GECE YARISI YILDIZLARI cover

Adaletin Rengi

14 parts Ongoing

Kırık ayna parçalarıyla dolu kadehi ters tuttuğunda masken düşer. Kendini bir girdabın içinde hapis bulursun. Saatler kırılır, kadran artık gösteremez olur. Ancak hayat her duran bir saat için devam eder. Kitapların bir sargı bezi görevi gördüğünü fark ettiğinde ip sadece senin elinde olmaz, herkes bir uçtan çekiştirir. Özgürlüğün nedenini aramaya başladığında narkoz etkisi gibi bayılırsın. İğneyi en ummadığın anda, boynundan yersin, sırtından değil. Saat birden hızlı akmaya başladığında bıçak durmaz saplanır. Cam kalbe saplanıp parçalara ayırana kadar da durmaz. Yaralar çabuk iyileşmez, kanar durur. Yara bantları çare olmaz. Güvenmek için bir bir el uzatırsın göğe. Ancak bir sürü el tarafından aşağı çekilirsin. Mumun ışına çekilen bir kelebek gibi erir durursun, bul beni diye bağırırsın. Kum saatine hapsolur ve akıp bitersin ancak o bıçak camdan çıkmaz. Sonra bir uzanır kalbine, kalbindeki ışığı gün yüzüne çıkartır. Melankolik ruh hali dağılır, boya fırçalarından damlayan yağmur damlaları kaldırımda birikir. Bir sokak lambası gibi ayılan gönül kahve köpüğü gibi köpürür durur. Renkli taşlar, uğursuz siyah kediler, kesilen saçlar... Hepsi bir olup bir dolu sigara izmaritini oluşturur. Kopmuş zincirlerini bir arada tutmak için o kopan yere dağlanmış ip gibi ayakta tutar. Bir kaset sesi duyulur kısık bir melodi gibi. Güneş batar ay çıkarcasına etraf kararır ve eski bir kitap sayfasına mahkum olan çiçek canlanır. Her şey bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken yere düşüp parçalanan bir nar tanesi kadar çaresiz hissedersin. Sonra bakarsın, kendi basamaklarını çıkarken bile o basamakları sen çizmişsindir. Sona yaklaştığını ve hatta geldiğini bildiğinde ise her şey için geç kalmışsındır.