Story cover for Kaderin İpleri by Siyah_Golge0
Kaderin İpleri
  • WpView
    Reads 647
  • WpVote
    Votes 278
  • WpPart
    Parts 6
  • WpView
    Reads 647
  • WpVote
    Votes 278
  • WpPart
    Parts 6
Ongoing, First published Oct 02
🩸 Aşkın kanla, intikamın kalple sınandığı bir hikâye...
 
Bir bombalı saldırı... Parçalanan bir aile...
Hayatta kalan tek bağ, bir kız kardeş.
Ali Asaf Alcan, 32 yaşında bordo bereli bir yüzbaşı. Acısını içine gömmüş, emirle değil kalbiyle savaşan bir asker. Tek amacı: ailesini yakan karanlığı aydınlatmak.
 
Örün Börke, idealist bir avukat. Gücünü adaletten, inancını ise vicdanından alıyor. Bir gün yolları Ali Asaf'la kesişiyor... Fakat bu karşılaşma bir tanışma değil, bir hesaplaşmanın başlangıcı.
 
Aşk, düşman gibi gelirken...
İntikam, birini korumak için yeniden yazılacaktır.
Ve ikisi de bir gerçeği kabullenmek zorundadır:
Kalp savaşmayı bilmez, ama savaşan bir kalbi durdurmak da kolay değildir.
 
Ankara'nın sisli sokaklarında, bir askeri üssün gölgesinde,
Adaletin ve kalbin kesiştiği noktada,
İntikamdan Doğan Aşk doğuyor...
All Rights Reserved
Sign up to add Kaderin İpleri to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
EMANET by aysegulkalayzengin
51 parts Complete
Bebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" diye sorduğunda, iyice yaklaştı. "Sakinim." Onun sözlerinden cesaret alarak, dudaklarıyla dudaklarına dokundu ama ansızın yüzüne yediği tokatla, şaşkına döndü. Ayşegül'ün tedirgin bakan ela gözleri, kırpışan kirpiklerinin altında fazlasıyla masum duruyordu. "Özür dilerim." "Önemli değil... Şimdi ben seni tekrar öpeceğim ve sen bana tokat atmayacaksın." "Sen öpeceksin, ben tokat atmayacağım." "Aynen öyle..." "Tamam." "Öpüyorum." "Öp..." "Tokat yok?" "Tokat yok." Arslan, dudaklarını hafifçe onun dudaklarına değdirdiğinde, Ayşegül istemsizce geri çekildi. Onun gerilemesiyle, Arslan ona doğru yaklaştı. "Kaçarsan olmaz." "Kaçmamam lazım, evet!" "Ayşegül, sakin kal..." "Sakinim. Gayet sakinim!" Karısının titreyen ellerini tuttu ve dudaklarına götürüp öptü. Onu yatıştıracak başka bir çare bulamamıştı. Onun derin bir şekilde nefes almasıyla, rahatlamaya çalıştığını gördü ve tekrar denedi. Dudaklarını onun dudaklarına yakınlaştırdı ve ansızın Ayşegül'ün onu öpmesiyle şaşkınlığa uğradı. Geri çekilen Ayşegül, telaşla söylendi. "Çok pardon! Sen öpecektin, ben tokat atmayacaktım! Ben yanlışlıkla öptüm!" Arslan, kıza şaşkınca baktı. Bu kız gerçek miydi? "Biz öpüşmeye bu kadar zaman harcadıysak, gerisi..." diyen Arslan, geri çekilip önüne döndü. Ne yapsaydılar acaba? Sakin yaklaşınca, becerememişlerdi. Bir anda mı olsaydı? Bir de onu denemek isteyerek tekrar karısına döndü ve ansızın dudaklarına yapıştı. Uzun öpücüğü, nefes almak adına sonlandığında, tekrar yanağına yediği tokatla şaşkınlığa uğradı. "Ayşegül, tokat yok demi
SALGININ ACI YÜZÜ  by Silaesma1
13 parts Ongoing
İnsan bir şeyin kıymetini niye hep o şeyi kaybettiğinde anlar.Niye elindeyken, ona aitken kıymet bilmez,görmez,duymaz hissetmez de kaybettiğinde ona ihtiyaç duyacak hale gelir mesela. Özgürlük ,özgür olma durumu,dışarı çıkmak,gezmek,dolaşmak belki alışveriş yapmak, işe gitmek,arkadaşlarınla bir kafede oturup bir şeyler içmek hemen hemen hepimizin günlük hayatımızda yaşadığımız şeyler değil midir.Hatta çoğu zaman bize sıkıcı gelir ,bazen hiç evden çıkasımız gelmez,yatağımızdan çıkmak istemeyiz mesela.Sabah uyanmak,dışarı çıkmadan hazırlanmak zor gelir insana değil mi. Ne giyineceğini düşünmek,ulaşımını düşünmek,harcayacağın parayı düşünmek insanı hesap yapmaya iter, sonra tıkış pıkış bir otobüste giderken bu insan karmaşasından nefret edersin,stres seviyen artar,anksiyeten de cabası.Birisi sana bir şey sorsa cevap vermeye çekinirsin.... Bunların hepsi olabilir.... Daha doğrusu olabilirdi ama artık pekte mümkün gözükmüyor. Neden mi? Çünkü artık özgür değilsin. Ülkende ve hatta bütün dünyada bir salgın hastalık mevcut ve henüz bir tedavisi mevcut değil.Her gün yüzbinden fazla insanın öldüğü ülkende artık bu sıradan şeyleri de yapamayacaksın.Dışarı çıkamayacak,işe gidemeyecek ,arkadaşlarınla buluşamayacaksın .Bunların hepsi artık çok büyük bir tehlike.... Sonu ölüm ... Ve sen şimdi ne demek istediğimi anlıyor musun??? İnsan bir şeyin kıymetini ,değerini niye hep o şeyi kaybettiğinde anlar... ... Öyle bir curcuna hakimdi ki her şey birbirine karışmıştı. Bir kadın çığlık attı. Bir adam cam kapıya yumruk attı. Bir çocuk, annesinin arkasına saklandı.Ve ben elimdeki steteskopu var gücümle sıkmaktan başka hiçbir şey yapamadım. Sonra bir telefon geldi.Ve bu telefon bizim felaketimizn başlangıcı oldu.İşte asıl hikaye de burada başladı.
Kırık Sessizlik by kirginlik3850
32 parts Ongoing
Bazı sesler dışarıdan duyulmaz. Ama içeride bir yerlerde kırılır, dağılır, sessizce seni yok eder. Benim içimde öyle çok ses var ki... Her biri yıllar önce bastırılmış, susturulmuş, derinlere gömülmüş. Bazen o sesleri ben bile duymuyorum. Ama geceleri, gözlerimi kapadığımda birer birer çıkıyorlar ortaya. Fısıldıyorlar, bağırıyorlar, ağlıyorlar. Ve ben, kendi içimde yankılanan o seslerden kaçacak hiçbir yer bulamıyorum. Benim hikâyem sessizlikle başladı. Dışarıdan bakıldığında huzurlu görünen bir evim vardı. İnsanların gıpta ile baktığı bir aile... Kahkahaların yükseldiği sofralar, kalabalığın verdiği sıcaklık, dışarıdan kusursuz gibi görünen bir tablo. Ama bütün bu resmin ardında kimsenin fark etmediği bir boşluk vardı. O sofralarda oturuyordum ama gülüşler bana ulaşmıyordu. Kalabalığın içinde yapayalnızdım. Sessizlik, önce sadece içimdeydi. Çocuk kalbimle anlam veremediğim bir boşluk, tarif edemediğim bir eksiklik... Ama zamanla o sessizlik ağırlaştı. Artık sadece içimde değil, çevremde de hissediliyordu. Her güzel sözün arasında saklanan ince bir gerginlik, her kahkahanın ardında gizlenen bir ürperti vardı. Ve bir gün... o sessizliğin içinde tokatlar çınladı. Çığlık atmak istedim ama çıkmadı. Koşmak istedim ama bacaklarım kilitlendi. Konuşmak istedim ama kelimeler boğazımda düğümlendi. O günden sonra öğrendim: Sessizlik, bazen en ağır ceza, en güçlü zincirdi. Ben işte o sessizliğin ve o tokatların arasında büyüdüm. Ve kimse, benim ne kadar kırıldığımı görmedi
You may also like
Slide 1 of 10
Rüya mısın sen ?  /Yarı Testing cover
YANAN YAKANA cover
EMANET cover
Korumam (+18)  cover
Döneceksin Diye Söz Ver cover
SALGININ ACI YÜZÜ  cover
Kırık Sessizlik cover
ÖTEKİLER  cover
MALKOÇOĞLU cover
Gölgeler Uzandığında cover

Rüya mısın sen ? /Yarı Testing

6 parts Ongoing

"Bazen bir rüya , kaderin ilk cümlesidir." Neva , her gece aynı yüzü görüyordu . Gerçek mi, yoksa zihninin oyunu mu bilmiyordu ? Bir gün , rüyasında gördüğü o kişiye benzeyen profilleri İnstagram ' da eklemeye başladı.Ta ki "Dark Night" adlı bir hesaptan gelen istekle herşey değişene kadar... Bir tıklamayla başlayan hikaye , kilometrelerin arasına sıkışmış iki zıt ruhu aynı şehirde yeniden karşı karşıya getirene kadar . Artık ne mesafe vardı aralarında , ne de uykudan uyanmak ... Kader, bu defa onların uykusunu değil , hayatlarını yazacaktı.