4 parts Ongoing Evrende ki her canlı Dünya'ya gözlerini masum bakışlarla, temiz kalple ve tatlı dille açar. Peki içi süt kadar ak olan küçüğün zamanla gaddarlaşmasının sebebi nedir?
Çevresi midir, ya da ailesi midir? Hayır, değildir. Bunda onların dokunuşu olsa da kendimizi gaddarlaştıran biziz, kendimiziz.
Hayat herkes için acımasız. Bazıları hayatını aldığı darbeleri umursamadan yaşarken bazıları duygularının kölesi olmuştur. Kendini üzen tek kişi kendisidir ancak bunun farkına ya çok geç varır ya da ömrü boyunca pişmanlığını çekemeyecek kadar bu gerçeğe kör olur. Bir nevi kendine işkence eder. Sonra ne mi olur?
Kendini daha önce hiç aklına gelmeyen düşüncelerle bulur. Tüm bunlar kafasını delip geçerken içinde ki acımasızlık çıkar ortaya. Acımasızlık dediğime bakmayın, o sadece kendini korumak isteyen bir zavallı.
Bu acımasızlığı normal bir canlıdan ayıran en büyük özellik ise karşısındakinin acısıyla besleniyor oluşudur. Yaktıkları kadar yakar, kanattıkları kadar kanatır, içindeki masumu öldürdükleri kadar öldürür. Aslında en merhametlileri de odur. Ancak Dünya'yı pislikten kurtarmak isterken kendisi de pisliğe batar ve yine kimse ona yardım etmez.