Kheiron yaklaştı.
"Percy senin bir görevin var."
Hemen elimle Dalgakıran'ı yokladım.
"Hayır hayır, öyle bir şey değil."
"Saldırı?" dedim,
"Hayır."
"Kehanet?"
"Hayır"
"Canavar"
"Hayır"
"Şiddet, kaos, titanlar?"
"Percy, sadece yeni gelen kampçılara eğitim vermeni istiyorum; kılıç, dövüş, kontrol."
Harika, diye geçirdim içimden. Sen koskoca Poseidon'un oğlu ol, Medusa'yla, Tanrılar'la, Cehennem Tazıları'yla, Fruialar'la, Hydralar'la, devlerle, Empusalar'la, Kikloplar'la, Minotor'larla, Titanlar'la, Kampe'yle ve daha adını bile söyleyemediğim bir sürü varlıkla savaş, evreni kurtar sonra sana verilen görev: El kadar veletlere yüzme dersi ver.
Ben bunları düşünürken Kherion bana seslendi:
"Percy, ne düşünüyorsun?"
"Tanrıların 'Seni Tanrı Yapabiliriz' fikrini reddetmese miydim, diye."
"aşka yolculuk" kore dizisinden alıntıdır bu hikayem. Içinde biraz farklılık var tabi hikayemde.
Gelecekten geçmişe giden bir genç kızın hikayesi.. (kore ile ilgili.eski kore zamanı.)