51 parts Ongoing Bu hikaye, birbirinin evreninde yaşayıp birbirine çok geç kalmış iki ruhun, Ozan ve Sinem'in hikayesidir.
Onlar, aynı gökyüzünün altında yıllarca birbirlerinden habersiz yaşamış; aynı şarkılarda, aynı yağmurda, aynı hüzünlerde buluşmuş ama hiç fark etmemiş iki yarımdır.
Ozan, kelimelerin adamıdır. Yazdığı her satırda Sinem'i aramış, her dizenin arasında onun eksikliğini taşımıştır.
Sinem ise sessizdir; içinde bir rüzgâr gibi Ozan'ın sesini duyar ama adını koyamaz.
Kader, onları hep yakın tutmuş ama asla birleştirmemiştir.
Bir şehir arası, bir zaman aralığı, bir bakışlık mesafe hep aralarına girmiştir.
Yıllar sonra, bir akşamüstü...
Bir tesadüf, bir mesaj, belki de bir yanlış dokunuşla yolları kesişir.
Fakat geçmişin yükü, yarım kalmış cümleler ve zamana yenilmiş umutlar hâlâ omuzlarındadır.
Ozan hâlâ "öyle uzaktan" sevmektedir onu...
Yanaklarından süzülen iki yaşa dokunmadan, kahkahalarına ortak olmadan, yalnızca kalbinde bir yer ayırarak.
Bu hikaye; zamana geç kalmış bir aşkın, Cemal Süreya'nın dizeleriyle yoğrulmuş bir sevdanın hikayesidir.
Ne tam bir kavuşma vardır, ne de tam bir kopuş...
Sadece kalbin bir yerinde sessizce yaşatılan,
"Öyle uzaktan seviyorum seni, Sinem..." diye başlayan bir hikaye.