"Acı ve Aşkın Kıyısında" Mardin'in büyük ve acımasız aşiretlerinden Ak Aşireti ile Tuana'nın ailesi arasında, namus meselesi yüzünden yıllardır süregelen bir husumet vardır. Tuana, hayatı boyunca sakin ve naif bir genç kız olarak büyümüştür; ancak bir gün sokakta karşılaştığı, sert ve gizemli bir genç adam olan Çağan Efe Ak ile hayatı tamamen değişir. Tuana, Çağan'ın aşiret ağası olduğunu bilmeden ona meydan okur ve aralarında büyük bir kavga çıkar.
Olaylar, Ak Aşireti'nin Tuana'nın evine baskın yapması ve Tuana ile Çağan'ın aileleri arasında yapılan zorunlu bir berdel evliliği ile hız kazanır. İkili, istemeden de olsa evlenir ve ilişkileri ilk başta tamamen gerilim, öfke ve suskunlukla doludur. Düğün sonrası yalnız kaldıkları odada aralarındaki ilk şifreli yakınlaşmalar başlar; bakışlar, dokunuşlar ve sessiz iletişimle birbirlerine yaklaşırlar.
Zamanla Tuana hamile kalır, fakat hamilelik süreci hem fiziksel hem duygusal olarak zorludur. Çağan, Tuana'ya karşı sert ve mesafeli davranır; ikili sürekli kavga eder, aralarındaki aşk ve nefret karmaşık bir hâl alır. Tuana, doğum yapmasına rağmen içten mutluluk yerine yalnızlık ve hüzün hisseder.
Bir süre sonra Tuana, Çağan'ın düşmanlarının hedefi olur ve hayatı tehlikeye girer. Çağan, Tuana'yı korumak için her şeyi göze alır ve yavaş yavaş onu gerçek anlamda sevmeye başlar. Yıllar süren zorluk, acı ve mücadele sonrasında, Tuana ve Çağan arasında güven, sevgi ve bağlılık filizlenir.
Hikaye, başlangıçtaki nefret ve zorunlu evlilikten, yıllar süren dram, mücadele ve duygusal çatışmaların ardından, sonunda gerçek aşkın ve aile bağlarının oluşmasına kadar uzanır.
Yeni Hikayeme hoş geldiniz 🥰🤗📄
Dünya'dan çok uzakta, ama bir o kadar da yakın bir boyut vardı zamanın birinde. Bu boyuta hapsolan insanlar büyüler kazanır, kurdukları düzen ile başta Dünya gibi gezegenler olmak üzere evrenin dengesini korurlardı. Lakin bu düzen yönetici olan Metan'ın iki kızı tarafından bozuldu ve Diyar diye adlandırılan boyut ''Aydınlık'' ve ''Karanlık'' olmak üzere iki tarafa ayrıldı. Metan'ın ölümünün ardından iki kardeşe kalan Diyar'da savaşla huzursuzluk hâkimdi. Derken karanlık tarafın kraliçesi olan büyük kardeş Gizem öldürülerek büyülü bir yüzüğün içine hapsoldu. Yüzük, Defne'nin onu bulması için Dünya'ya düştü.
Defne her şeyden habersiz, sıradan hayatından memnuniyetsiz bir kızdı yalnızca. Yakın olduğu sınıf arkadaşının onu yemeğe çıkarması üzerine adım adım yüzüğe gidiyordu. Tesadüf sandığı üzere arkadaşı onu ormanda, Diyar'a geçmesini sağlayacak mistik bölgede bırakmıştı. Defne yüzüğü bulduğu gibi taktı ve gözlerini kapayıp açmasıyla kendini karanlık sarayda, savaşın ortasındaki yeni kraliçe olarak buldu.
Peki şimdi ne yapacaktı? Mantığını seçip aydınlıktan yana mı kalbini dinleyip karanlıktan yana mı olacaktı? Savaşı durdurmayı mı mücadeleyi mi seçecekti? Ve dahası... Bu savaştan fazlasına, Diyar'ın geçmiş ve gizemlerine hazır mıydı?
"Şuan Dünya'nın kaderini değiştirecek bir savaş vardı ve ben hangi tarafta olduğumu bile bilmiyordum.''
Gerçek #1 (6,55k kitap arasından) 27.01.2020 🖤
Gerçek #1 (7,15k kitap arasından) 21.06.2020 🖤