"Her şeyimi babama benzetiyorlar; dış görünüşümü, sesimi, sevdiğim şeyleri, yürüyüşümü, disiplinimi ve en önemlisi öfkemi. Sanki ben istedim böyle olmak. Şaka adı altında tek nefeste söyledikleri, geceleri ağlamaktan nefesimi kesiyordu. Sanki onlar ebeveynlerinden ilham alıp buralara gelmemişler gibi davranıyorlar, bu durum zoruma gidiyor. Lâkin onları da suçlayamam, çünkü bazen gerçekten babamı andırıyorum ve ondan korkmakta haklılar. Her şey babamın suçu, her şey. Eğer tüm bunları yapmasaydı onu hâlâ sevebilirdim."
26 Aralık 1991'de Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra 1992 yılının Ocak ayında Almanya, Moskova'yı gezmek istedi. Bunun için yanında rehber olarak Rusya olacaktı. O bölgenin iklimine göre biraz hazırlıksız giyinen Almanya, oraya gittiğinde soğuktan bayılıp yere düştü. Uyandığında kendisini Sovyet'in odasında buldu. Sonunda, Rusya ona Moskova Sendromu denen bir gerçekten bahsetti. Bu mide bulandırıcı olsa da, Almanya bunu kabullendi ve utandı.
Daha sonra Almanya fark etti ki, Rusya geçmişte yaşanan tüm dehşet verici olaylara rağmen sıcakkanlı olmaktan kaçınmamıştı. Almanya Rusya'nın bu tavrından hoşlanıp, ona "garip bir duygu" hissetmeye başladı. İkisinin de baba sorunlarının olması, bağlarını daha da kuvvetlendirecekti.
❗UYARI: Küfür, şiddet ve kan içerir.
⚠NOT: Kitapta hiçbir ideoloji savunulmamaktadır, zaten yazarın ideolojiler hakkında hiçbir fikri yoktur.
🇩🇪🇷🇺