Bazen iki insanın kaderi, aynı anda yazılan iki mesajda saklıdır.
Miran, lise son sınıfta ailesinden uzakta, küçük bir apartman dairesinde sınavlara hazırlanırken, bir ders çalışma gönderisinin altındaki yorumda Efsun'u görür. Efsun, üçüncü kez üniversite sınavına gireceğini yazmıştır; yorulmuş ama hâlâ umutludur. Miran, onunla tanışmak ister ama yaş farkı ve mesafe yüzünden yazmaya çekinir. Yine de o gece, içinden gelen sesi dinler ve ona yazar. İşte o anda, birbirine dokunmadan birbirini hisseden iki hayat kesişir.
Aradan geçen yıllar, yollarını ayırsa da kaderlerini koparamaz. Şehirler değişir, insanlar girer çıkar hayatlarına ama bir şey hiç değişmez: her yıl, gece tam 00.00'da gelen doğum günü mesajı.
Ne eksik, ne fazla.
Tek cümle: "İyi ki doğdun."
Her mesaj, söylenememiş duyguların, ertelenmiş cesaretlerin, sessiz bir sevdanın hatırlatması olur.
Zaman, onları birbirinden uzaklaştırırken kalpleri hep aynı anda atar.
Bu, ne tamamen kavuşmanın ne de tamamen unutmanın hikâyesi.
Bu, birbirine aynı anda yazıp, asla aynı anda olamayan iki insanın hikayesi.
---
Doğum gününde terk edilen Meyra Akay, kısa süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bebeğinin babasının ona destek olmayacağından emin olan Meyra'ya umut hiç beklemediği yerden doğar. Aynı hastanede çalıştığı ve sürekli didiştiği doktor Yaman Yürekli, yıllardır aşık olduğu kadının en büyük destekçisi olur.
Bu süreçte yaptıkları anlaşmalar ikisinin arasında kalsa da bazı anlaşmaların altında kalbi karıştıran bir gerçek yatar.'