
Her kalp zincirlidir. Bazen kendine, bazen de bir başkasına. Vatanın içine sızmış, yavaş yavaş çöktürmek isteyen düşman amacına ulaşamamış, bu yüzden ülkede terör saldırısı başlatmıştı. Devletin planıysa bambaşkaydı. Gözü karalığıyla düşman ağzından düşmeyen üsteğmenle, girdiği davaları adaletiyle sonlandıran savcıyı bir görevde buluşturmak. Görev basit görünüyordu. Üsteğmen ve savcının düğün haberi gündeme bomba gibi düşecek ve tüm dikkatleri üzerine çekecekti. Yetkililerin ve vatandaşların aynı yerde toplanmasını avantaja çeviren düşman bir saldırı daha başlatacaktır. Tuzak kurduğunu sanan terör, tuzağa düştüğünden haberdar olmayacaktı. Yapılan bu görevin iki taraf içinde bazı kuralları vardı. 1. Temas olmayacak. 2. Aldatma olmayacak. Kadının tek şartı bu kuralların bozulmamasıydı. Zira bozulursa, görevin bitmiş olmasını ve ya olmamasını umursamayacak, evliliklerine son verecekti. Kıdemli Üsteğmen Barlas Kandemir ve Savcı Lavin Karahanlı. Anlaşmalı evlilik olarak başlayan ilişkinin kökleri bambaşka yerlere varacaktı henüz ikiside bunu bilmiyordu. "Benim kalbim zincirli, el oğlu. Bu zinciri ne sen kıra bilirsin, ne de bir başkası" Adaletin kollarında savrulan savcı ve bayrağın gölgesinde savaşan asker. Bir görevle başlayan ilişkinin nasıl bir sonu olurdu? Yada bir sonu olurmuydu? Kalbinin kime zincirli olduğunu bilemeyenlere...All Rights Reserved
1 part