---
Önsöz - Unutulmuş Bir Sözün Dönüşü
Ateş ile toprağın birbirine düşman olduğu söylense de Kai ve Cole bu kehaneti her zaman gülerek karşılamışlardı. Çünkü aralarındaki bağ, elementlerin bile üstündeydi: güven, sadakat ve belki de kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği daha derin bir sevgi.
Savaş çıktığında herkes kralların düşeceğini düşündü, ama asıl yıkılan iki prensti.
Toprak, Cole'un bedenini aldı;
Ateş, Kai'nin kalbini.
Cole savaş alanında son nefesini verirken, sesi rüzgârın uğultusunu bile bastırmıştı:
"Seni asla yalnız bırakmayacağım..."
Ve her şey bitti.
Kai'nin yıllar süren hükümdarlığı boyunca sarayda asla ışığı sönmeyen bir oda vardı-Cole'un odası. Her gece Kai, o odanın kapısından geçerken hafifçe durur, elini soğuk ahşaba koyar ve sessizce içinden "Yalnızım" derdi.
Sonra bir gün...
Yüzyıllar sonra...
Bir okul gezisinde çayırın üzerine düşen genç bir çocuk, başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Kalbi, adını bilmediği birinin yokluğuyla sızladı.
Ve bir kapı açıldı.
Zamanın unuttuğu bir borç hatırlandı.
Cole geri çağrıldı.
Bu kez sözünü tutmak için.
---