Şehrin eski sokakları sessizdi, taş döşeli yollar gölgelerle doluydu. Her adım, geçmişin fısıltılarını uyandırıyor, taş duvarlar kendi hikâyelerini anlatıyordu.
Köşede sallanan eski bir fener gördü. Yaklaştığında, fenerin ışığıyla birlikte duvarda hareket eden bir gölge belirdi. Ama gölge, hiçbir insana ait değildi. Siyah ve yoğun, hafifçe titriyordu.
Kalbi hızla attı ama kaçmadı. İçindeki merak, korkusunu bastırıyordu. "Seni uzun zamandır bekliyorum," dedi gölge, sessizlikten gelen bir sesle.
Etrafına baktı; kimse yoktu. Ama duvarlar, taşlar, hava-her şey konuşuyor gibiydi. Şehir, kendi nefesiyle onu test ediyordu. Her köşe, her karanlık boşluk, insanın içindeki karanlığı yüzüne vuruyordu.
Gölge birden kayboldu. Sessizlik geri geldi. Ama artık o, eski kişi değildi; şehrin karanlık sırlarından bir parça kalbine kazınmıştı. Adımlarını hızlandırarak sokaktan çıktı. Arkasına baktığında, eski sessizlik hâlâ duruyordu, ama o biliyordu ki şehir onu unutmayacaktı.
**Son**
O özel bir çocuktu.Bunu 6 yaşında ilk farkeden kişi onun hayatını değiştirmişti.O gerektiğinde konuşurdu ama onun susması bile insanları korkuturdu.Kendisinden üstrütbeliler bile onla konuşurken iki kez düşüner,ondan çekinerdiler.
Onun hayatında yasaklara yer yoktu.O zaten sınırını bilen bir kadındı.Gözlerinde her zaman parlayan bir ateş vardı.
O gözlere bakan olursa kendisini ateşte yanmış gibi hisseder, 2 dakikadan fazla göz teması kuramazlardı.