Remus Cole, elinde kütüphaneden gizlice çıkardığı kalın bir tarih kitabı tutuyordu. Yüzü gergin ve yorgundu. Kitabı, tahta sıraya sertçe bıraktı.
"Buradan çıkışımız yok."
dedi Remus, sesi alçak ama yankılanıyordu. Gözlerinde, uykusuzluğun ve hayal kırıklığının gölgeleri vardı.
"Son üç haftadır, her lanetli yolu denedim. Kitapları, sembolleri, annelerimizin bahsettiği tüm detayları.. Hiçbir şey işe yaramıyor. Bizi buraya bağlayan tek şey, o taş değil. Bizi buraya bağlayan, bu bedenlerin hikayesi."
Sirius Reed, başını eğdi.
"Yani?"
"Yani, annelerimiz haklıydı. Biz, piyonuz. Bu zaman çizelgesi, geleceğimiz için var olmak zorunda. Bu bedenler, görevleri tamamlandığında bizi serbest bırakacak. Hikaye, kendi yörüngesini tamamlamalı."
James'in öfkesi yükseldi.
"Ne görevi? Bizim görevimiz ne? "
Sirius Reed, yavaşça James'in karşısına dikildi. Gözleri, James'in gözlerine kilitliydi. Sirius'un yüzünde, alaycılıktan eser kalmamıştı; sadece soğuk bir kararlılık vardı.
"J.K. Rowling'in yazdığını yapacağız, James."
Odanın atmosferi buz kesti.
"Bu bedenin, Lily Evans'a aşık olması gerekiyor. Onun peşinden koşacaksın. Onunla çıkacaksın. Evleneceksin. Birlikte Harry'yi yapacaksınız. Ve Lord Voldemort'un seni öldürmesine izin vereceksin. Ölmek zorundasın."
Sirius'un her kelimesi, bir tokat gibi James'in yüzüne çarpıyordu.
"Sen ne dediğinin farkında mısın? Benim duygularım..."
"Senin duyguların bizim umurumuzda değil! Bu, senin hayatın değil! Bu, bizim eve dönme biletlerimiz! Ve tüm bunlardan daha önemlisi... O Black'ten uzak duracaksın."
Sirius, James'in cüppesini yakaladı, Regulus ile yaşadığı anın neredeyse aynısını yaşıyorlardı. Ekledi.
"O, Ölüm Yiyen olacak. O, ölecek. Ona merhamet gösterirsen, hayatını kurtarmaya çalışırsan, sadece kendi hayatını ve tüm geleceği mahvedersin. Bizi burada sonsuza dek hapis bırak
"Okulun en gürültülü kulübüne hoş geldin. Yan etkileri: bol kahkaha, gereksiz kavgalar ve hiç planlanmamış aşklar."
rosékook + taennie (multifandom)
texting + duz yazi