"Karanlık mı ışığı tüketir, yoksa ışık mı karanlığa diz çöktürür ?"
Bir adam, ondan çalınan hayatın hesabını sessizce biriktirdi; karanlığını büyüttü, öfkesini bekletti. Geri döndüğünde ise en zayıf noktayı hedef aldı: Bir babanın dünyasını... bir kızın kaderini. Işığın içinden çekilip gölgelerin kucağına bırakılan genç kadın, bir anda korkunun, çaresizliğin ve tutkuya dönüşen bir esaretin ortasında kaldı. Babası, yıllar sonra fark ettiği hatalarının ağırlığıyla kızını geri almak için kirli oyunlara başvururken; adam, kalbine sinsice sızan o ışıltının, planlarını yakıp kül etmeye başladığını anlayacaktı. Karanlıkla aydınlığın birbirine karıştığı o yerde, ihanetin, öfkenin ve yasak duyguların hükmettiği bir savaş başladı. Ve hiçbiri şunu hesaplayamadı.
Bazen en büyük tehdit, tutulmaması gereken bir kalptir.