"Iyi ki doğdun Seher" ve alkış sesleri her tarafımı sarmıştı. Mutluydum. On dokuzuncu yaşımda çevremde Sevdiğim insanlar vardı. Annem, babam, Arkadaşlarım ve kardeşim. Beni yadırgamadan insanlarla beraberdim. Üzerinde geçenlerde çekildiğim güzel bir resmim olan iki katlı pastaya döndüm ve tam tamına on dokuz tane olan her renk Olan mumlara baktım. Açık cam Yüzünden hareket eden ateşlerine. Ve içimden sadece tek bir şey söyledim 'Teşekkür ederim'. Kan... Birsürü kan. "Hayır!" Bu ses benim mi? Duyamıyorum. Her yerde kan var. Ailemin kanı. Arkadaşlarımın kanı. Kardeşimin Kanı. Ve benim kanım. Hepsi karışmıştı. Yerde, pastamda, ellerimde. Sadece. Boş boş baktım. Bir el çenemi kavradı. Güçlü birine aitti. Sert tutuşları vardı. Sert bir biçimde Kafamı ona doğru çevirdi. Tam gözlerinin içine. Güneş gibi parlayan sarı gözlerinin içine. Benimkiler gibi...