Yolunu kaybetmiş, nereye ait olduğunu bilmeyen gençlerin hikâyesiydi bu...
Kendi içlerinin karanlık sokaklarında tökezleyip duran, düşe kalka büyüyenlerin.
Her adımı soru işareti, her nefesi başka bir arayış olanların.
Bir gün kalpleri kırılmış, ertesi gün umutla dolmuş; kimi zaman yorgun, kimi zaman inatla tekrar ayağa kalkmışlardı.
Kayıp hissettikçe birbirlerine tutunmuş, düştükçe birbirlerine ışık olmuşlardı.
Belki hedeflerini bilmiyorlardı ama yürümeyi bırakmadılar.
Belki kim olduklarını çözemiyorlardı ama olmak istedikleri kişiyi sessizce içlerinde büyütüyorlardı.
Bu, yolunu kaybetmiş ama yine de kendi yollarını bulmaya çalışanların hikâyesiydi.
Her yanlış adımda biraz daha doğruya yaklaşan, her acıda biraz daha güçlenen, her anda kendini yeniden bulanların.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."