SEN DOĞRU OL, KEM BELÂSINI BULUR / OKUMADAN GEÇMEYİN !
Dervişin biri eski İstanbul sokaklarında :
‘-Sen doğru ol kem belasını bulur, Sen doğru ol kem belasını bulur.’ Diye diye dolaşıyormuş. Padişahın biri tebdil-i kıyafet çarşıda gezerken dervişin sözlerini duymuş, ilgisini çekmiş ve dervişe :
-Her gün sarayıma gel seninle muhabbet ederiz ‘demiş.
Dervişimiz ertesi gün ……
Sarayın kapısına gitmiş padişahın karşısına çıkarılmış sohbet muhabbet zaman geçmiş saraydan ayrılırken padişah dervişin cebine bir altın konulmasını emretmiş.
Sarayın dışında dervişimizi takip eden sahte derviş kılıklı biri yanına yanaşmış ,
-Ya arkadaş, Padişah seni neden saraya davet etti ? Derdi neymiş?’ falan filan bir yığın sorgu suâle tutmuş.
Her gün bir altın aldığını da öğrenince.’Onun yaptığı işi ben de yaparım’ diye düşünmüş.
Sormuş,
-Ya kardeş, hergün ben de seninle gelsem rahatsız olmazsın değil mi?’ demiş belki Padişah bana da bir altın verir çoluk çocuğum nasiplenir.’
İyi dervişimiz:
-Padişahım kabul ederse neden olmasın sende gelirsin tabii ‘demiş.
Gel zaman git zaman padişah her muhabbet sonrası bir ona bir öbürüne birer altın verdirir olmuuuş.
Sahte derviş bir sabah gerçek dervişimizi çorba içmeye davet etmiş.Garsona da gizlice arkadaşının çorbasına bol sarmısak koymasını tembihlemiş.
Gerçek dervişin
Telefonuma gelen bildirimle açıp baktım, bilmediğim bir numaraydı
-elini o piçten çek ve oradan hemen uzaklaş, yoksa hiç iyi şeyler olmayacak
Bu kimdi ve beni nereden görüyordu
+sen kimsin
-onu boşver güzelim, kalk ve oradan uzaklaş
Elimi çekip ayağa kalktığımda Burakta kalkıp kolumu tuttu
"Nereye gidiyorsun küçük hanım, daha konuşmamız bitmedi"
Dedi beni kendine çekip
"Bırak beni"
O sırada bir anda Burağın yüzüne bir yumruk indi