"Çocukken, Hasan amcanın bahçesindeki ağaçtan alıp kaçtığımız incirleri hatırlıyo musun? Hasan amcayı peşimizden koşturan o incirleri. İncirler kocaman oldu, dallarından koparılmak için iki küçük çocuğu bekliyolar, biri sapsarı, güzel, küçücük bir kız, diğeri de azıcık büyük, yakışıklı esmer bir oğlan, bizi bekliyo şimdi o incirler. Ağacın yanından geçerken sanki bana anılarımızı mırıldanıyorlar. Bu sefer de değil diyorum onlara, söz vermişti gelecek diyorum, bir dahaki sefere gelicez diyorum. O günden beridir geçemedim ordan, senin gelmeni bekliyorum, incirlere sözümüz var bizim. Büyümüşsündür de sen şimdi, gencecik dünya güzeli bir kız olmuşsundur. En çok da neyi merak ediyorum biliyor musun? Birlikte aldığımız o menekşe kokulu defter duruyo mu acaba hala? Bak bu sayfa da o defterden. Ben saklıyorum, belki bi gün gelirsin de okursun diye yaziyorum sürekli, her günümü. İncirleri de, Hasan amcayı da, beni de bekletme artık. Gel, gel de şenlensin artık eskisi gibi bu mahalle."