Zaman rüzgarın nefesi olup saç tutamlarımla dans ederken düşüncelerim uğultulu bir fırtına gibi ruhuma süzülüyordu. İçimde bir zamanlar küçük bir kız çocuğunun yaşadığı kasaba bu fırtınanın etkisiyle harabeye dönüşüyor, başımı döndürüyordu. Acılarımın ince parmakları küçük kızı bulmak istercesine ruhumu yokladı, avuçları onu bulmak için adeta sızlıyordu. Geçmişim zaferini kutlarmış gibi beni tüm duygularımın üzerine çıkarırken gözlerim her birinden ölüm kokusunun süzüldüğü anılarıma kaydı. Yükseliyordum. Gökyüzü... Korkum gökyüzünün mavi derisine çarparken kaçışım ciğerimi yakmaya başlamıştı. Acılar o küçük kız çocuğunu nihayet bulduğunda sadece gökyüzüne kadar ilerleyebilmiştim. Bir zamanlar bu küçük kızın ilk adımlarını attığı harabeye savrulurken ölüm korkumu parçalayan ilk kurtuluşum oldu. Gözlerim kapanırken gülümsedim, gülümseyen tek kişinin ben olmadığımı hissediyordum. Rüzgar saç tutamlarımı bırakıp bedenimi sonsuzluğa düşürdü ve ben ilk defa teslim oldum. İlk ve son kez. Mavi ve siyah gibi...All Rights Reserved
1 part