"Ben de tam her zaman olduğu gibi perdeyi sonuna kadar sıyırmış geceyle sonbaharın tutku dolu aşkını izliyordum." Hazan bacaklarında dolaşan elleri hissetti. "Soğuk ve karanlık bir aşk. Bazen bir an oluyor ki hazan yağmurlarıyla dokunuyor gecenin yanaklarına. Gece kendini yıldızlarla süslüyor, hazan dayanılmaz bir cazibeyle savuruyor sarı yapraklarını, rüzgara karışıp karanlığa değiyor. Kayan yıldızlar hazana göz kırpıyor, hazan bir utanıyor ki sorma. Hoşgeldin benim Hazan'ım kollarıma, senin Gece'nin kollarına hoşgeldin." Fısıltıyla karışık ses kesilince burnunun ucuna bir burun sürttü, ardından boynunu dolaştı. Hazan ellerini serbest bırakan elleri kendine çekti
ve sıkıca sardı. Dedi ki, "Gel yolumu kes Gece, gözyaşlarımı sil. Öylesine ihtiyacım var ki yaşayan bir kalbe.Kitlenmiş kalbimin anahtarı ol. Öpücüklere boğ ruhumu, hayat beni parçalara ayırdı sen benim sargım ol. Satırların arasına hapset beni, vaat ettiklerini yaşat, kelimelerinden bir dünya kur bana. Ellerimi tut, siyah ve beyazdan uzak yarattığım şu lanet kabuğu kır. Lakin yalancı baharım olma. İşte o zaman öyle bir ağlarım ki cehennem ateşini söndüren gözyaşlarım cehennemi sele boğar. Sen gel benim ateşim ol, bana alev alev dokun."
"Ben Gece'yim sense benim dünyamı aydınlatan ay'ım olacaksın."