Korkular öfkeyi beslerdi. Ürkek bir bedenin merhameti tüm yaraları iyileştirirdi. Kalpsiz bi adamın tek korkusu yalnız kalmaktı ki zaten onu kalpsiz yapan da yalnız olmasıydı. Korkuların oğluyla çaresizlerin kızının yolları kesişiyordu.
Çaresizlik... Sahi ne zor şeydi.
Genç kız korkusuzdu, etrafta olan biten şeyler onu etkilemezdi. Yalnızca içi çürütülmüştü. Henüz bir bebekken annesini kaybetmiş, onca imkansızlığa rağmen bugünlere kadar gelebilmişti. Hayatı bitmek tükenmek bilmeyen bir kabustan ibaretti. İşkenceye katlanabildiği sürece ''VAR'' olacaktı.
Genç adam çok korkaktı. Şımartılarak büyümüş ve istediği herşeyi elde etmişti. Korkardı. Ama insanlardan falan değil. Kendi hırslarından, kendi kayboluşlarından ve sahip olduğu herşeyi kaybetmekten..
Bir sabah uyandığında hergün yaptığı o eğlenceli şeyleri yapamadı. Kalktı bunun yerine, saatlerce ağladı. Erkekler ağlamaz derlerdi ya hep; bu adam burda ağlamak fiilinin gerçek anlamda ne demek olduğunu iliklerine kadar hissetti. Herkesi, herşeyini kaybetmişti. Bir sabah uyanmak keşke uyanmasaydım demesine sebep oldu ve bu acı onu aylarca yoğurdu. Korkusuz bir delikanlıya dönüşüp kalbini kaybedene dek. Hissedebildiği tek şey yalnızlıktı ancak amaçları vardı. Bu amaçlar onu ayakta tutabilecek tek şeydi.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.