Evde sıkıntıdan patlıyorken camıma çarpan bir şeyle yerimden sıçramıştım. Camdan bakınca bahçemizde oynayan miniği gördüm. Ona adını sorduğumda bana sadece bakmıştı. Sonrasında elleriyle hareketler yapmaya başlayınca anlamıştım olayı. İçim burkulmuştu. Şimdiki hedefim bu minik için işaret dilini öğrenmekti. Ona bakabilmek için okulumu bile değiştirmiştim. Tek arkadaşımın o minik, ufak tefek, tatlı çocuk olduğunu düşünürken O'nu tanıdım. Evet.O. Güneş gözlükleri ve dağınık saçlarıyla dikkat çeken o. Hep aynı bankta oturan, hiç sesini çıkarmadan, ortalıkta dolaşmadan yaşayan o. Merakıma yenik düşüp minik arkadaşımla beraber onu tanımaya karar verdim ve bir gün cesaretimi toplayıp her zaman oturduğu bankta yanına oturdum.
Önce Minik Bora'nın gizemi ardından O'nun gizemi... Bora'yı çözüp arkadaş olduğum gibi O'nu da çözecektim. Tabi İnşallah. O bankta yanına otururken gelen deli cesaretim yanımda olursa...
"bu karı menim olacağh"
"Sugarygranpa malesef ben sana bakmam"
"Seni 5.ci Kumam yapacam"
"NEYYY"
"he ya"
"Amacacim git işine Allah'ını seversen, Ben size bakmam ben daha çok 1.90 yakışıklı karizmatik esmer ağalara bakıyorum"
"Bende esmerem"
"Sen olmazsın sen kendine baska karı bul"
diyip koşarak Can'ın yanına gitmek gibi bir hayalim vardı ama, malesef iki tarafımdan da tutularak geri geri sürüklendim....
Klasik abi kurgusu...
Okumak istermisin istersin istersin..