Uzun uzun suratına baktı."Güzel bir yüz profesör ama..."uzun bir iç çekti ve"profesör..."yanına yaklaşıp bir kez daha baktı.Yüzündeki her bir çizgiyi dikkatlice inceledi.Yavaşça diyordu kendisine.Yavaş yavaş.Bitap durumda olduğunu biliyordu konuşması için biraz zaman tanıdı.İşkence görmüş bedenini son kez göreceği tek insana yani katiline yöneltti.Kesilmiş ellerini ve boğumlarından kaybedilmiş bir kaç parmak dışında kalan sağlam parmaklarını zanlının boynuna geçirdi.Sesi boğuk,öfkeli aynı zamanda vahşi bir şekilde yankılandı."Seni nerden tanıyorum?"Ama zerre kadar korkuya dair bir iz yoktu suratında.Eli boğazında olsa dahi hayran dolu gözlerle ona bakıyordu.Elindeki saat ona zamanın geldiğini sinsi bir şekilde hatırlatınca uyandı."Bırak!".Eskiden gülen bu yüz daha da çok gülmeli diye bağırdı iç sesi.Bu parlak dahi daha da parıldamalıydı.Tekrarladı"Profesör...bu gülen yüz daha da gülmek istemez mi?"İşte gösteri başlıyor.Herşey onun öğrettiği gibi olmalıydı.