Umudunu reçel kavanozlarına doldurup, küçük evinin mutfağına sıkıştırmıştı. Tezgahın kirli mermerinin altında, kimsenin eline bile almak istemeyeceği bir kutunun içine... O kadar az vardı ki yanında, kullanmaya kıyamıyordu. Bitirmekten ölesiye korkuyordu.
Umudu buldukça dolduruyordu kavanozlara. Oysa farkında değildi. Umut onu doğduğu gün terk etmişti. Umut onu babasının öldüğü gün terk etmişti ve umut onu her gün, defalarca, bıkmadan terk ediyordu. Farkında mıydı kavanozlarının boş olduğunun? Farkında mıydı kavanozlarının boşa olduğunun?
İsmi Begüm'dü. Umudu arayan küçük, çelimsiz Begüm. Hayatın onun için dizdiği bariyerleri, yer yer kanayan bacaklarıyla güç bela geçmeye çalışan aciz Begüm...
Söylesene Begüm umudu arıyordun ya; geldi mi, seninle mi, bizimle mi?
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."