İnsanların çoğu büyük kitaba, ki bunu söylerken kutsal kitapları değil yasayı kast ediyorum, bakarak adaleti sağlamaya çalışır. Uzun bir süre ben de böyleydim. Ancak gerçek dostlarım sayesinde, büroya asıl giriş amacımı tekrardan hatırladım.
Ben bir insanım, hata yapabilirim. Yasayı yazan insanlar da hata yapar. Yani yasada bazı boşluklar var, yoksa her ülkede yasa değişmezdi. Değil mi?
O yüzden insan olmamın en büyük armağanlarından birini kullanarak düşündüm ve... Kendi adalet anlayışımı şekillendirdim. Ben varken, adalet yasaya göre değil, olması gerektiği şekilde sağlanacak. Ben varken insanlar para ödeyerek kolayca hapisten çıkamayacak. Çünkü ben onları hak ettikleri yerlere, mezarlarına yollayacağım. Bu sefer adaletten kaçamayacaklar. Çünkü ben, kanunsuzum. Aynı zamanda kanun benim.
"Ben Paul Lawton. Kuralları kendim koyduğum, kanunsuz bir yolla adalet getirdiğim dünyama hoş geldiniz..."
Terörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur.
Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operasyona geçen Atmaca timi.
Peki üsteğmen Ömer Asaf, depoda gördüğü yeşil gözlere tutulup kalırsa, yahut Genç doktor İkra ona bakan o güzel ela gözlerin nefesini kestiğini hissederse.
Temiz, masum ve bir o kadar aşk dolu bir kitap sizleri bekliyor. Bakmadan geçmeyin :)