Çıktım içimden merhaba demek için hayata. Gökyüzü rengini karartı, Beyazım dan ekleyip açtım koyuluğunu kararmış gökyüzünün. çok koyu renkleri sevmem ben, rahat hissettirmez kendimi bana. giyindim üstüme eskiden kalma aydınlık yüzlü pelerinimi. Hani rüzgar estiğinde uçuşan, savrulan ama sevgisi hep üzerinde kalan.
O da ne?
Kararsız,tutarsız,güvensiz bir gölge, uzattım ellerimi tutmak istercesine. güneş tam üzerimizde. Güneşin sıcaklığı ve etrafı yakan ısısıyla dolaştık bir müddet, sessiz ve anlamsız bu gölgeyle.gökyüzü yeniden rengini koyulaştırdı.Ben beyazım dan ekleyip açmaya çalışsam da o kara rengi inadına karardı. Gücüm yetmedi karanlığına sonradan fark ettim ne siyahtı , ne de beyaz 'griydi' ne beyaz olabilmişti. Ne de siyah ...ortada kalmıştı ben gibi biraz da bana benzeyen...
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024