(Hayata 'merhaba' demeden 'hoşçakal'dedi)Ocak ayının soğuk gecelerinden biri.Doğuştan lösemi hastası olarak dünyaya gelen Derin çok tatlı bir kızdır. Derin artık öleceğini düşünür ve endişe yapmak yerine, daha ne kadar yaşayabilirim düşüncesiyle boğuşmak yerine kendini hastanedeki küçük bir orga adamış ve durmadan yatak yerine orada uyuya kalan bir küçük kız çocuğu haline gelmişti.Derin'in annesi doğum yaparken öldü. Babası ise hastaneye bir müzik odası yaptırtmış ve durmadan her gün Derin'le orada çalır hale gelmişler.Bir hün Derin'in yatağının yanına sedye ile bir küçük çocuk getirilir ve çok yakın bir arkadaşlık yaşamaya başladılar.Artık ikisi de arkadaşlığı geçip birbirlerine 'kardeşim' diye hitap etmeye başladılar.İlisi de aynı gün taburcu oldu ve tam iki ayn boyunca hep bir parkta buluştular.Bir gün yine birlikte parka giderlerken bir olay oldu; Derin önden yürümeye başladı ve sağ tarafından gelen,yanından geçen evlerin camlarını kıracak bir sesle Derin'e gelen bir araba.Derin korkudan ve şoktan kıpırdayamazken arkadan minicik iki el onu kaldırıma iter ve başını kaldırım taşına çarpar.Buna rağmen gözünü açtığında kardeşini görür ve araba Güneş ( kardeşim dediği arkadaşının adı) Güneş'e araba..... Derin onun kafasını bacaklarının üstüne alır ve Güneş konuşmaya başlar.Ama Derin onu duyamaz çünkü her taraf bulanıklaşmaya ve siren sesleri duyulmaya başlar Güneş'in gözleri kapalıdır ve Derin de gözlerini kapatır.Derin Güneşi tam bir yıl boyunca koma halinde beklerken babasıyla hala piyano çalıyordur.Ama bir gün Güneş hayata ve Derine sonsuza kadar gözlerini kapatır ve bir daha açmaz.Ondan önce de Derin'in babası ölür.Derin'e piyano öğretirken birden tuşlara yığılır ve Derin onu uyuyor sanarak uyandırmamak için onu rahatsız etmez.Derin daha ölümün de olduğunu bilmeden onu yaşamıştıAll Rights Reserved