"Tesadüfler gerçek değildir, ve hiçbir zamanda olmamıştır, onlara inananlarsa gerçek aptallardır."
Hava güzeldi, hafif bir meltem eşliğinde kafamın içinde çalan orkestrayı duyabiliyordum. Ölümümü fısıldayacak olan piyano notaları, ben gözlerimi yumduktan sonra da çalmaya devam edecek miydi?
Cem'i düşündüm, koruyucu meleğimi, ben gittikten sonra da aynı kalabilecek miydi? Babamı düşündüm, beni alevlere iten adamı, o da benimle yanacak mıydı? Annem geldi aklıma yine, merak etmemeliydi, birazdan yine birlikte olacaktık. Yıldırım Alver umarım sende iyi bakarsın kendine.
Ve benim koca okyanusum,
hep denizkızın olarak kalacağım, elveda.
Ve ellerimi bıraktım. İlk hissettiğim şey dondurucu olan soğuk oldu, ardından gelen keskin acı onun koyu mavi keskin gözleri gibi parçalamıştı beni. Bu kesinlikle bambaşka bir duyguydu.
"Ölüm bundan daha kötü hissettiremezdi. Ölüm belkide bir kurtuluş olabilirdi."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."