Sesler her zaman işitilmez. Bazen görmek de yeterlidir sesleri duymak için.
Yıllardan sonra ilk kez kapısını aralıyordu onun odasının . Eşyalar adeta dile geliyordu her göz temasıyla. Her taraf sanki o kokuyordu. Gülizar, odadaki havasızlığa rağmen odanın camlarını açmıyor ve derin derin nefes alıp, özlem gideriyordu. O cevizden imal çalışma masasının sandalyesine otururken, derin bir ah çekti. Tüm acı o ahın içerisinde saklıydı. Odaya girmeden önce kendisini hazırlamıştı. Ağlamayacaktı. Ama kendisine verdiği bu sözü tutabileceğinden de emin değildi. Kaç yıl geçmişti aradan? Takvim yaprakları 18 Ağustos’u gösteriyordu yine. Bu tarih ona vuslat ağacının dökülen sapsarı yaprakları misali son bulan ümitlerini çağrıştırıyordu. Pencere kenarındaki
Galatasaray teknik direktörünün büyük kızı olan Mayıs, derbide attığı golün ardından sakatlanan yıldız oyuncuya babasının ne kadar üzüldüğünü görünce dayanamaz. Hem babası hem de düşük not aldığı stajının puanını yükseltmek için fakülte hocalarından birisiyle bir anlaşma yapar.
Sakatlanan topçuyu üç ayda sahalara döndürmenin sözünü veren Mayıs, bu sözü verirken Doruk'un ne kadar huysuz bir insan olduğundan habersizdi. Ama kendisi de ondan aşağı değildi.
Ve top kaleye, tam isabet etmişti.