"Hilal?"
Kafam egik bir sekilde karsisinda öylece dururken öylesine gucsuzdum ki. Birinin bana guc vermesine ihtiyacim vardi. Ve nedense icimden bir ses onda guven bulacagimi, acimi azaltacagini söyluyordu. Kisa surede alismistim ona. Onun kollarinda aglamaya.
"Hilal bana bak. Iyi misin sen?"
Onun karsisinda acim kendini daha fazla gösterirken nasil iyi olabilirdim ki? Ona iyi olmadigimi söylemek istedim. Disaridan nasil görundugumu bilmiyordum. Buyuk bir ihtimal yikilmis bir görunum sergiliyordum ama nasil görundugum umurumda degildi.Tek istedigim onun o sicak kollarinda rahatlayabilmekti.
"Vural..."
Daha fazla konusamadim. Sesim kisilmis, bogazim agrimisti aglamaktan. Zaten catallasan sesim de agladigimi fazlasiyla belli ediyordu.
Uzun birkac adimiyla bana yaklastiginda tam önumde durarak parmaklarini ceneme yerlestirip kafami kaldirdi. Her ne kadar kafami kaldirmak istemesem de israrla yuzune bakmami saglamis ve kaslarini catmisti. Daha fazla aglamamak icin dudaklarimi kemirirken kaslarini mumkunmus gibi daha fazla catmis ve cenemi kavradigi parmaklarini cekerek yuzumu avuclari arasinda almisti. Havanin esiyor olusu usutmustu beni. Bu saate kadar disaridaydim ve uzerimde ceketim de yoktu. Haliyle tuylerim bile diken diken olmustu.
"Ne oldu? Neden agladin? Ve bu saate kadar neredeydin?"
Evet... Saat kac bilmiyordum ama havanin kararisindan gec oldugunu anlayabiliyordum. Sefkat dolu cikan sesi ile gözumle adeta savas halinde olan gözyaslarimin bir damlasini usulca akitmistim. Artik dayanacak gucum kalmamisti. Onun varligini gercekten hissedip guc bulmaya ihtiyacim vardi...
"Mezarliktaydim."
Adeta fisilti halinde cikan sesim ile kafami tekrar egdigimde bir sure bekleyerek derin bir nefes almis, sonrasindaysa beni yavasca kendisine cekerek sarilmisti. Bir eli sirtimi rahatlatmak istercesine oksarken digeri ise saclarimi oksuyordu. Saclarimin arasina ufak bir öpucuk kondurdugunda elimi beline yerlestirdim. Bu yaptigi beni herzaman rahatlatiyordu...