Ölüm bu kadar yakınken, kalbinde parlayan yaldızlar seni kandırıyor! ..... Yeşil masaüstü apliğin ipini aşağıya doğru çekti. Parmaklarının masada oluşturduğu tını son bulurken genç kadın ayağa kalktı, kalkar kalkmaz da siyah; oturduğunda dizlerinin üzerine doğru çekilen etek sarktı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve buğulu bakışını biraz da olsa çözünürleştirmeye uğraş verdi... Kan çanağına dönmüş gözünün beyaz kısmı, siyahı gizlemiyordu elbet. Uzun kirpiklerinin ortaya çıkardığı siyah bebekler, loş ışıktan sebebiyetle sonuna kadar büyümüştü. Bulunduğu ofisin arka kısmında reklam amacıyla yürütülen inşaat projesinin sesi yeni dinmişti. Diğer firmalarda yaygın olmayan bu proje, geçen yıl kocasının teklifiyle hayata geçmişti. Kocası babasının izini sürüyordu. Ortada yasal olan hiçbir şey yoktu! Kan kokusu ve ölümler, can havliyle atılan çığlıklar, kaybolan duygular! Belki farkında olmadan işin içine girmişti ama, sonucu farklı olacaktı! Hiç hesapta olmayan bu planın eşittir çizgisinin sağ tarafında aşk vardı. .... Ondan aşağı yukarı daha uzun, tipi pencereyi kontrol etti, fakat aynı zamanda az önce tiril tiril titreyip kapattığından da emindi. Çelik kapının açılışı bir yankılandı, kapanışı bir... Anahtar çelik kapının göbeğini iki tur dolaştı. Karanlık, yankı potansiyelinde bir kattı, karşısındaki. Asansöre güvenemedi, şimdi asansöre binse, kalsa...Bu yorgunlukta hiç de riske atacak değildi. Merdivenlerden dikkatlice inmeye başladı. Fakat sonradan aklı kesti, sivri burun ayakkabılarla merdiveni katetmek en az asansörü gece vakti kullanmak kadar tehlikeyliydi.. Aşka sadık çığlıklar seni uğurlarken ben bu düğümü çözdüm!All Rights Reserved
1 part