Koşuyordu.. Hale ailesinden kaçmak için arkasına bile bakmadan koşuyordu. Hoş arkasına bakacak vakti bile yoktu zaten.
Ana yola vardı. Karşıdan siyah bir arabaya eliyle dur işareti yaptı.
"Bana yardım et beni buradan kurtar. Lütfen."
Arabaya bindi. Aklındakilerle yaşayacakları arasında uçsuz bucaksız bir uçurum vardı. Yağız, Hale'ye tahmin edemeyeceği şeyler yaşatacaktı.
...
"Beni kurtardığın için teşekkür ederim ama burada kalamam."dememle yumruğunu sıktığını fark ettim. Hızla beni duvara yaslayarak beni iki kolunun arasına aldı.
"Bu kapıdan girmeyi göze aldıktan sonra çıkabileceğini mi sandın?"
...
Onun sinirlenmesi, kıskanması, sahiplenmesi, kurallar koyması bu kadar mı kendine yakışırdı? En çokta bu huyunu ve şu sözünü seviyordum:
"Beni sinirlendirir, kıskandırırsan bedelini bedeninle ödersin güzelim!"
****
Onun kurallarına, zevklerine ne ara bu kadar alışmıştım?
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)