Story cover for Kayıp Güneş*Yeniden Yayımda* by shdaks
Kayıp Güneş*Yeniden Yayımda*
  • WpView
    Reads 795,883
  • WpVote
    Votes 45,114
  • WpPart
    Parts 49
  • WpView
    Reads 795,883
  • WpVote
    Votes 45,114
  • WpPart
    Parts 49
Complete, First published Jun 26, 2015
İntikam duygusuyla yanıp tutuşan iki insan ve hiçbir suçu olmamasına rağmen yıllardır bedel ödeyen genç bir kız...
Hesapta olmayan bir aşkın ortaya çıkmasıyla arada kalan ürkek bir kalp...
Yalnızca iki kişiye güvenen genç bir adam, belki de ölüme yollayacağı genç bir kıza güvenmek isterse ne olur? 
Kandırıldığını öğrenirse yine de sever mi kalp eskisi gibi? Ya da zaten intikam izin vermiş midir gerçekten sevmesine? 
"Sevebilirdi belki kalp; intikamın esiri olmasaydı."
***
Kitap olduğu için 2016 yılında bölümler kaldırılmıştı ancak şimdi tekrar paylaşmaya başlıyorum.
Basılı bir eserdir ve her hakkı şahsıma aittir. İçeriğinden herhangi bir şeyin alınması durumunda gereği yapılacaktır.
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Kayıp Güneş*Yeniden Yayımda* to your library and receive updates
or
#819güven
Content Guidelines
You may also like
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm) by zamanSIZIM84
69 parts Ongoing
Muhtemel Aşk'ta yarım kalan aşkların hikâyesi... Önce Muhtemel Aşk hikayemi okursanız kafa karışıklığı yaşamazsınız. Baklavanın kalanı nerede? Bekir çok severmiş birkaç dilim koy bir tabağa hadi." dedi. Elimdeki işi bırakıp kilere geçtim tepsiyi alıp geri dönüyordum ki Yaren'in "Bende baklava istiyorum" deyip tepsiye asılması ile tepe taklak olan tatlı halıya saçıldı. Mutfak da ben, Yaren ve Fatma vardı ama kimse yokmuş gibi bir sessizlik oldu. Yaren teyzesinin yüz ifadesinden korkmuş olacak eteğime tutunup kendini saklamaya çalıştı. Fatma üzerime doğru iki adım attığında dibime kadar gelmişti. Kısık tutmaya çalıştığı sesiyle, "Bilerek yaptın değil mi? Rezil olayım diye yaptın?" diye dişlerinin arasından yılan gibi tısladı. "Ben birşey yapmadım, sen de gördün Yaren çekince tutamadım döküldü." dedim içime kaçmış sesimle. Öyle kötü bakıyordu ki Yaren olduğu yerde yok olmak ister gibi saklanıyordu. Onun aksine beni saklayan da saklayacak olan da yoktu. Öyle de oldu, ardına saklanacak kimsem olmayınca Fatma saçlarıma yapışıp beni hırpalamakta bir mahsur görmedi. Bir eli ile kolumu sıkarken diğeri ile saçlarımı çekiştiriryordu. Ettiği hakaretler de cabası, içeri eli boş olduğu için gidemedikçe siniri artıyor bana şiddet olarak geri dönüyordu. Elinde kalan tutam tutam saçlarımın acısı, eteğime sarılmış ağlayan çocuğun göz yaşlarına karışıyordu. Kapıdan Esma ablanın, "Fatma...!" diyerek uyaran sesi duyulunca da bırakmadı beni. "Yaren buraya gel annem deyip mutfağa girdiğinde kardeşinin kulağına ne dediyse saçımda ki ellerini ateşten kaçırır gibi çekti. Sertçe yutkunup arkasını döndüğünde, kapıda bizi izleyen Bekir ağayla göz göze geldi.
VEFA  by misraysenur
66 parts Complete
*Tüm hakları yastığımın altında saklıdır. Geçmişin yaktığı tüm yürekler, acımasız bir gelecekle birleştiğinde yanan her defasında şimdiki zaman olur. Yaşananlar öylesine koca bir ateşe düşer ki, onu dindirmeye hiçbir suyun gücü asla yetmez. Yakılan geçmiş gibi gözükse de acıyı her defasında şu anı yaşayanlar bilir, bildikleri her saniye geleceklerinde yaşamaya devam ederler. Çünkü geçmişi yakarlar, şimdiki zaman yanar, gelecek kül olur. Geçmiş diyarların efsaneleri çoktur, Güzel ve Çirkin'in kazındığı her ovada atasına minnet eylemeyen taş yoktur. Ve o Güzel günün birinde bir şey öğrenirse, Çirkin'e şöyle der: "Bugün ne öğrendim biliyor musun? Hani insanlar bize taş atıyor ya, biz o taşa karşılık gülümsersek taşı atmaya devam etseler bile bunu isteyerek yapmazlar." Çirkin'in anladığını varsayarsak şöyle bir karşılık vermede üstüne yoktur: "Gülümsemeni kıskanırlar, taşı daha çok isteyerek atarlarsa?" Güzel olan son cümlesinde Çirkin'in anlamayacağı şeyler söyler: "İnsanların niyetlerini anlayamam ki! Ama gözler anlatır, eğer kıskanıyorsa ben de attığı taşın bir defa altında kalırım ve yenildiğimi düşündüğü an beni tanımak ister. Tanırsa belki sever, severse haksızlık ettiğini düşünür ve sonunda kazanan yine sevgi olur. Çünkü insanlar kendinden daha yüksek becerilere sahip insanları sevmezler." Çirkin'in anlamadığı bu cümle, kitap olur, çözmek isteyen varsa, hikayemin içindeki en küçük ayrıntıda saklı. Bu benim hikayem, güzelin, çirkinin, iyinin, kötünün, herkesin.
YAŞANMAMIŞ YILLAR by sezgisalman
29 parts Complete
Nilüfer için hayat hiç kolay değildi. Otuz beş yıllık ömrü boyunca sadece Görkem'le olduğu on ay boyunca mutlu olabilmişti. Hepi topu on ay. Ne öncesinde yüzü gülmüştü, ne de sonrasında. Görkem için de durum aynıydı. Nilüfer'i tanıyana kadar mutluymuş rolü yaparak yaşadığını onunla anlamıştı. Çünkü Nilüfer hayatına girince gerçek mutluluğu tatmış, Nilüfer gittikten sonraysa bir daha rol bile yapamamıştı. Bu muhteşem on aydan sonra yaşanan yirmi yıllık mutsuzluk, beklenmedik bir günde bitecekti. Ya da yerini daha büyük bir mutsuzluğa bırakacaktı. Görkem ve Nilüfer seneler sonra tekrar karşılaşmışlardı. Ama çok büyük bir sorun vardı. Görkem'in yanında Nilüfer'in bu hayattaki en yakın arkadaşı vardı. *** "Bilmiyor, değil mi?" diye sordu. Nilüfer ilk anda onun ne demek istediğini anlamadı bile. "Hı?" Güçsüz bir sesle kafasını Görkem'e çevirmek gibi bir hata yaptı. Çok fazla yakınlardı. "Çisil... Bu kadar yakın olmanıza rağmen, beni, yani bizi bilmiyor. Hiç anlatmadın mı?" "Kısmen," dedi robotik bir hızla Nilüfer. "Kimseye detaylı hiçbir şey anlatmadım ben. Lisede bir erkek arkadaşım olduğunu biliyor ama fazla detay bilmiyor." Boğazı acıyarak yutkunurken önüne döndü. Görkem'se hafifçe başını sağa doğru eğmiş, hala onun yüzüne bakıyordu. Aslında Çisil Nilüfer'in Görkem'den sonra hiç erkek arkadaşı olmadığını bildiği için Görkem'in önemine vakıftı. Sadece Görkem'i bu kadar önemli kılan süreci detaylarıyla bilmiyordu. "Ha ama!" diye ekledi aceleyle Nilüfer. Bakışları Çisil'in üstündeydi. Hala çocuklarla konuşuyordu. "Adının Naci olduğunu biliyor. Defterlerimin arasında doğum günümde hediyeye yazdığın notu görmüştü. Hatırlıyor mu bilmiyorum ama... görmüştü." "Hala duruyor yani? Atmadın." "Ne? Neyi? Notu mu?... Tabii ki atmadım! Hiçbir şeyi atmadım."
SEVEREK AYRILALIM (Kitap oldu) by esayrumu
114 parts Complete
Yıllarca hayal kurup, beklersin... Beyaz atlı prense inancını hiç kaybetmezsin. Karşına çıktığı an, bilirsin. Odur yıllarca beklediğin, tanır onu kalbin. Tutmak istersin... Benim demek istersin... Elini uzattığında dokunur, onun da seni hissetmesini sağlarsın. İşte o an başlar yıllardır hayalini kurduğun düşler. Her şey ne kadar güzel başlasa da, küçük bir şey öyle büyük bir sorun olur çıkar ki insanın karşısına... Sonrasında o küçücük dağın altında kalır kalpte olan… Yıllar geçse de unutulmayan, her gözünü kapadığında özlemle içini burkan... Ne çok şey vardır insanı insan yapan… Hayatta bir masaldır. Nasıl beyaz atlı prensler varsa, kötü kalpli cadılarında olduğu... En mutlu anımızda kırmızı elmayla kapımıza dayanan... Bizi kulelere kilitleyen... Yıllarca sürecek uykularla cezalandıran... Saat on ikiyi geçirdiğimizde balkabağına dönüşen... Asel ve Akay içinde her şey tozpembe hayallerle başlamış, rüyalardan öte günlere ev sahipliği yapmıştı. Ta ki dost görünen düşman elindeki elmayı uzatana kadar... Genç kız tüm hayallerinden uyanmak için gece on ikiyi bile bekleyememişti. Yıllarca sürecek yalnızlık uykusuysa, masallardaki gibi rahat değildi. Üstelik onu kurtaracak prenste aynı elmadan yemişti… Aşklar vardı doludizgin yaşanan... Aşklar vardı ayakları yerden kesen... Aşklar vardı bir ömür mutlu süren... Bir de aşıklar vardı severken ayrılan...
You may also like
Slide 1 of 10
SENSİZLİĞİN GÜFTESİ cover
SEV'DAĞLI GELİN  cover
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm) cover
Yanlış Hesap cover
AZE/ BERDEL  cover
Urfa'ya Sürgün[TAMAMLANDI] cover
 Prenses -Erkek Koğuşunda Tek Kız - 18+ cover
VEFA  cover
YAŞANMAMIŞ YILLAR cover
SEVEREK AYRILALIM (Kitap oldu) cover

SENSİZLİĞİN GÜFTESİ

75 parts Complete

'' Neden geldin? '' Ses tonlarının bir ruhu var mıydı? Eğer varsa şuan benim ses tonumun ruhu alınmıştı. Donuk bakışlarında birkaç parıltı kol gezdi. Geçen o parıltıların her birini yakalayıp söndürmek, yok etmek istedim. '' Yoksa Türk filmlerindeki gibi pişman olup bana kendini af mı ettireceksin? '' Mavilerinde ki parıltılar büyüdü ve her biri uçuşup dudaklarının kenarında toplaştı. Dudaklarında eğreti duran gülümsemeye ek olarak kafasını olumsuz anlamda salladı. '' Unuttuğun bir şey var. O Türk filmlerinde ki adamlar kadınları seviyordu. '' Ve bu kelimesinden sonra indirdiğim zırhın önüne bir zırh daha indi. İşte o zaman doğru yolda olduğumu anladım. '' Haklısın, sen beni hiç sevmedin. '' *** İntikam için çıktığı yolda yaralı olarak dönecekti. Kendisine '' Aşık olmak yok '' diye tekrarladığı müddetçe daha fazla çekilmiş olacaktı o girdaba. Belkide olacakları önceden tahmin edebiliyordu, kim bilebilir? Onun aşkı, mutluluğu değil ÇÖKÜŞ'ü yaşatacaktı. Çöken, binalar değil aşkla yanıp tutuşan iki bedenin kor gibi yüreğiydi. Onlar bu göçüğün altından kalkabilecek mi yoksa can çekişe çekişe ezilecekler mi? Bunu hep beraber bekleyip görelim.