Hayat o kadar kısa ki, ufacık pişmanlıklarla sınırlandırılmamalı. Yanlış sözler, büyük hatalara, ayrılıklara yol açmamalı. Nefes almalı ve güzellikler ölümüne yaşanmalı. Ne olursa olsun sevmeyi ve sevilmeyi bilmeli ki insan olmayı anımsamalı...
Burçak, kısa süre önce ağabeyini kaybetmiştir. Olayın üzerinden zaman geçmesine rağmen yaraları iyileşmemiş, kimse zihnine kabuk bağlatamamıştır.
Ailesi kızlarına değer verdikleri için bir çözüm aramış, ona yaşam sevincini tekrar kazanmak için değişik yollara başvurmuşlardır. Tek bir şey hariç bütün çabaları boşa gitmiştir: Yaz kampı.
Bir genç kızın nasıl aşkı anladığı, ikilemlerde kaldığı, büyüdüğü, olgunlaştığı ve daha fazlası sadece 2 ayda Burçak'ın başından geçmiştir. Peki sizce onun kalbinin asıl sahibi kim olacak?
Ben seni seviyorum...kardeşimden farksız o hem 5 yaş küçük...ufaklıkla ne işim olur...
Dizlerimin üzerinde eğilip kapıya biraz daha yaklaştım..
-Bin gönlüm olsa birini vermem.. Benim gözüm sadece seni görür... Hem görmedin mi erkek çocuğundan farksız.. Kıskanacağın son kişi bile değil...
Titreyen dizlerimle ayağa kalktım... Perdeyi araladım.. Balkona çıktım.. Semih gelen sesle başını bana çevirdiğinde.elinde telefon öylece kaldı... Gözlerine baktığımda anlamıştı onu duyduğumu.. Balkonda duran kitabımı aldım ve tekrar içeri girdim... Kapıyı kapatıp perdeyi çekmeden son kez yüzüne baktım..
Ve o perdeyi kapattıktan sonra yıllarca onun olduğu tek bir gün açmadım...