Hayatının baharını yaşayan bir kızdı Burcu. 3 ay öncesine kadar ! 3 ay önce bir kazada hayattaki en değerli varlığını , annesini kaybeden Burcu tam bir depresyonun içine çekilmişti. Hayatta tutunacağı tek bir dalı bile kalmamıştı. Babası , ah evet depresyonda kendisine fark atan bir babası vardı.
Kardeş ? Hayır tek çocuktu. Artık olmayan annesini tek çocuğu. Sevgili ? Yok öyle bir şey. Ha ama ne var derseniz , hayatına yeni girmiş bir dengesiz , psikopat pislik vardı.
Psikopat dediğimize bakmayın hikayelerdeki gibi simsiyah giyinmiş , simsiyah gözlü , ağırbaşlı bir manyak değildi. Kahverenginin en güzel tonu olan gözleri ve her gün başka olan renk renk kıyafetleriyle dikkat çeken oldukça cool bir çocuktu. Daha ilk günden okulun popisi olmayı başarmıştı. Burcu henüz farkına varmasa da son şansı oydu. Onun ilacı Burak'tı
Peki ya Burcu hayattaki son şansına tutunup yaşamını en sevdiği varlığa çarpıp kaçan adamı bulmaya adayarak devam edebilecek miydi ? Bu gizemli çocuk ona yardım edecek miydi ? Sırlarla kaplı dünyasının gizemini Burcu çözebilecek miydi ?
Yetişkin okurlar için uygundur!
Bir Mahalle Hikâyesi...
Çok daha fazlası...
✨
"Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı.
"Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi.
"Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?"
Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu.
"Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.