Çağla'nın zenginliği sayılamayacak kadar parasına dayalıydı.
Kendini bu zenginliğin ahiretinde bulmuş ve yaşamından sarsıntılı bir şekilde nefret etmektedir. Zenginliği bu çocuğun önünde kocaman bir engeldi.
Bu yeşil mavi karışımlı gözler ise sonsuzluğun ispatıydı. Gözleri Çağla'yı,mavinin en batak okyanusunda,yeşili ise rüzgarın hafif dansına eşlik etmiş çayırlarda buldurmuştu. O iştah açıcı gözleri,bağımsız hareket eden saçları gördüğü an hayaller yalanlarına denk düştü. Elleri,ayakları adeta kilitlenmiş ve... Asıl kural çözen kişinin anahtarı Buğra'da olmasıdır.
Çağla hayatında hiç yalan söylemezken bu oyunun merkezinde bulmuştu kendisini. Duyguları önden giderken Çağla hiçbir şeyden haberdar değildi. Çünkü ilk defa kulaklarını kapatıp kimseyi dinlemedi.Yalanı ilk başta güzel görünse de,Çağla sonunu düşünmeden hiçsiz bir şekilde ilerlemiştir. Bu yalan kirli bir leke bıraksa da,Çağla ilk başta, 'ne kaybederim ki' kafasında iken düşündüğü şeyleri düşünmeyip buruşturup atmıştır.
Ama hiç bir masal ilk başlardaki gibi umutsuz,sonu ise mutlu işlemez! Yada... Bu, Çağla ve Buğra'nın masalında böyle bir kural geçerli değildir!
Tepe,taslak olmaya hazır mısınız? Gelin,bu yalana hepimiz şahit olalım!