"Ben yalnızım, masumluğumu o gecenin sabahındaki kırmızı kaydırakta bıraktım.
Küçüktüm, küçüğüm.
Ama eskisinden daha güçlüyüm."
Anne ben Alçin, sen en zor durumlarda kişiliğinden ödün vermeyen İlke Denkel, ben paramparça olan kişi, yaşattıklarınla yedi yaşında uzun sarı örgülerimi ağlayarak makasla kestim, pişman değilim.
Baba memnun oldum ben Alçin, karının yurtdışına çıkmasından istifade edip kendi evinde havuz başında esmer bir güzel ile sıcak sohbetler ettiğin gün karnı ağrıdığı için eve gelip seni basan okul üniformalı sarışın meleğin -bana her zaman böyle derdin- Ve sonra hiç eve gelmedin Olcay Atakol, ama elçin olarak avukatın ile boşanma kağıtlarını gönderdin. O günden beri hep bu intikam ateşim, dayanılmaz kişiliğim..
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."