Uyandığımda yanım boştu. Seslendim, önce usul usul, sonra haykırarak, sesime ses veren hiç kimse yoktu. Yataktan fırlar gibi, çıkmıştım. Çırılçıplaktım. Kapının üzerinde, çilekli ruj ile yazılmış ''ben gidiyorum'' yazısı, gözlerimi dolduruyordu ve o çilek kokusu, içime ince ince işliyordu...
Çaresiz, yorgun, bitap bir halde oturup kalmıştım, yatağın sağ yanına. Onun teri sinmişti, terinin kokusu vardı, çarşafta. Gözümü dolduran çilek kokulu ruj, gözümden süzülen yaşların en büyük nedeniydi. Dün geceki sevişmemiz, son sevişmemizdi. Son kez gezdi, tenimi elleri ve ben son kez öpebilmiştim, en sevdiğim yerlerini.
İçime işleyen çilek kokusu, daha şimdiden yüreğime ağır özlemler yüklüyordu. Derin düşünceler, sarıyordu bedenimi. Adını haykırdım defalarca, defalarca ''neden'' diye sordum, ses vermeyen duvarlara. Gitmişti, kimsesiz, çaresiz, sessiz bırakıp gitmişti beni.
...
Asel, abisinin arkadaşına aşık olur. Bir zaman sonra o çocuğun evleneceğini duyar ve kendisini aşarak başka bir numaradan ona mesaj atar.
Yonca, Asel'in en yakın arkadaşı. O ise en yakın arkadaşının abisine aşık olur. kendisini rüyada sanan Yonca oldukça sert ve akıllıdır ama aklı ona gelince durmya meyillidir.
iki genç kızın sonu ne olacak sizce?