Gökyüzünün güneşe olan sevdası gibidir aşk. İkisi de tek başlarına anlamsız, boştur. İkisi beraber olunca ne de güzel görünür gökyüzü, nasıl da parlar.
Şafak vakti gibidir Aşkın doğuşu. Işıklarını yeni yeni yollmaya başlar kalbine. Bilirsin artık geleceğini. Herşeyin daha güzel olacağını. Çünkü daha doğar doğmaz hissettiriri ısısını gökyüzüne. Biliriz artık gökyüzünün renkleneceğini güneş doğmaya başladığında. Hayatta belki de en güzel şeylerden biridir bu yüzden güneşin doğuşunu seyretmek. Kim sevmezki giderek güzelleşen bir şeyi izlemeyi?
Artık güneş tamamen doğduğunda, gökyüzü parlamaya başlar sanki sevincini belirtmek için. Güneşin göz yakan işikları gökyüzünü öyle güzel renklendir, öyle güzel parlatırki, hayran kalmamak elde değildir. Kuşların cıvıltısı yankılanır kulaklarınızda. Dışarıda o kadar güzel bir manzara vardır ki artık, dışarı çıkacak yer ararsınız. Aşk da ışıklarını kalbinize yollamaya başladığınında artık daha huzurlu, daha mutlu olduğunuzu fark etmez misiniz zaten?
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.