Gökyüzünün güneşe olan sevdası gibidir aşk. İkisi de tek başlarına anlamsız, boştur. İkisi beraber olunca ne de güzel görünür gökyüzü, nasıl da parlar.
Şafak vakti gibidir Aşkın doğuşu. Işıklarını yeni yeni yollmaya başlar kalbine. Bilirsin artık geleceğini. Herşeyin daha güzel olacağını. Çünkü daha doğar doğmaz hissettiriri ısısını gökyüzüne. Biliriz artık gökyüzünün renkleneceğini güneş doğmaya başladığında. Hayatta belki de en güzel şeylerden biridir bu yüzden güneşin doğuşunu seyretmek. Kim sevmezki giderek güzelleşen bir şeyi izlemeyi?
Artık güneş tamamen doğduğunda, gökyüzü parlamaya başlar sanki sevincini belirtmek için. Güneşin göz yakan işikları gökyüzünü öyle güzel renklendir, öyle güzel parlatırki, hayran kalmamak elde değildir. Kuşların cıvıltısı yankılanır kulaklarınızda. Dışarıda o kadar güzel bir manzara vardır ki artık, dışarı çıkacak yer ararsınız. Aşk da ışıklarını kalbinize yollamaya başladığınında artık daha huzurlu, daha mutlu olduğunuzu fark etmez misiniz zaten?
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne dersiniz?
Uyarı: Bu kurgu tamamen bana aittir! Cinsellik, şiddet ve bağımsız öğeler içermektedir! Reşit olmayanların okumasını tavsiye etmiyorum.